Soru

Masumlara Bela ve Musibet Gelmesi

Mademki bela ve musibetler hataların neticesi ve günahlara kefarettir. Neden musibet geldiği zaman sadece hata işleyen günahkar  insanlar değil de günahsız ve masum insanlarda zarar görür.?

Tarih: 26.01.2020 09:25:24
Okunma: 1947

Cevap

Evvela bilinmelidir ki Bir musibette depremde kazada vb. musibetlerde sadece kötü insanlar zarar görse masum ve günahsız zarar görmese idi imtihan sırrı bozulurdu. Hâlbuki dinde zorlama yoktur. İnsan bu dünyada iradesinde hürdür. Herkes kendi özgür iradesi ile kabul veya red edecek ki, sorumlu olsun. Yani musibetlerde bu ayrım yapılmış olsa idi Hz. Ebubekir gibi elmas ruhlu insanlarla Ebu Cehil gibi alçak ruhlar bribirinden ayrılmamış olurdu. Herkes iyilik yapmaya ve günahlardan kaçmaya mecbur olurdu. Yani sadece hata işleyen insanlara musibet gelse idi o insan bir tarz zorlama ile hata işlememeye yönlendirilecekti. 

Ayrıca bu mesele kadere taalluk eden ve kâinatın Rabbi ve Halıkı olan Cenab-ı Hakk’ın bir kanunudur. Kur’an-ı Kerimde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır; “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah'ın azabı şiddetlidir.”(Enfal, 8/25)

Fakat şunu da iyi bilmek gerekir ki, musibetlerle günahsız insanların zarar görmesi onlar için bir kayıp ve haksızlık değildir. Bilakis malları sadaka canları şehadet mertebesine çıktığından bu durumun onlar için hayır ve güzellik olduğu da unutulmamalıdır. Yani bu onlar için hem bir temizlenme ham de bir nevi manevi makamları kazanmadır. Dünyada malını veya canını verip ahiretini kurtaran zarar ve zulüm görmemiş olur. Bu onun için daha büyük bir lütuftur. Zira bu dünya geçicidir ve dünya malı fanidir. Fani olan bu mal musibetle elinden çıksa sabretmek ve şükür etmek şartıyla ümit edilir ki; o mal ahirette kendisine baki bir surette tekrardan verilir. Eğer bedenine bir zarar gelse o beden ahirette kendisine en güzel surette tekrardan verilir.

Hem bu insanlar musibet sebebiyle daha da çok duaya, ibadete ve acizliği anlamaya yönelir. Dünyanın faniliğini ve ahireti düşünmeye başlar. Duaya ve ilticaya sarılır. Bu da yine onlar için büyük bir hayır olur. Her türlü zarar değil kazanmış olurlar.


Yorum Yap

Yorumlar