Soru

Kuranda Yemin

Allah(c.c.), asra, zamana, fecre, vb. gibi vakitlere yemin etmektedir. Bundaki hikmet nedir? Zamanın önemi ile ilgili midir? 

Tarih: 27.12.2013 13:15:19
Okunma: 6631

Cevap

Cenabı Hakk'ın değişik şeylere yemin etmesinin birçok hikmetleri vardır. Önemlilerinden bazıları şunlardır:

1. Söze kuvvet ve tesir vermek

2. Yeminden sonra gelen hakikatin büyüklüğüne dikkat çekmek

3. Yemin edilen şeye dikkat çekerek değerini ve manasını düşündürmek

4.  Ciddiyetini ortaya koyarak inandırıcılığını göstermek

Bediüzzaman hazretleri bu konuda şöyle bir izah yapmıştır:

"İkinci Nükte: Cenab-ı Hak, Kur'anda çok şeylere kasem(yemin) etmiş. Kasemat-ı Kur'aniyede çok büyük nükteler var, çok sırlar var.

Meselâ: وَالشَّمْسِ وَضُحَيهَا  (Yemîn olsun şems’e (güneşe) ve onun (kuşluk vakti) aydınlığına!) (Şems, 1) deki kasem (yemin),  Kâinatı bir saray ve bir şehir suretinde gösterir.

Hem يس ٭ وَالْقُرْآنِ الْحَكِيمِ (Hikmetli Kur’ân’a yemîn olsun!) (Yasin, 2) deki kasem ile, i'cazat-ı Kur'aniyenin kudsiyetini ve ona kasem edilecek bir derece-i hürmette olduğunu ihtar eder.

وَ النَّجْمِ اِذَا هَوَى ٭ فَلاَ اُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ وَاِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ (Battığı zaman necm’e (o yıldıza) and olsun)(Necm, 1). (İşte yıldızların yerlerine yemîn ederim! Ve şübhesiz bu, eğer bilirseniz, gerçekten pek büyük bir yemindir!) (Vakıa, 75-76) deki kasem; yıldızların sukutuyla (düşmesiyle) vahye şübhe îras etmemek için cinn ve şeytanların gaybî haberlerden kesilmelerine alâmet olduğuna işaret etmekle beraber; yıldızları dehşetli azametleriyle ve kemal-i intizam ile yerlerine yerleştirmek ve seyyaratları hayret-engiz bir surette döndürmekteki azamet-i kudret ve kemal-i hikmeti, o kasem ile ihtar ediyor.

 وَالذَّارِيَاتِ٭ وَالْمُرْسَلاَتِ (Yemîn olsun zâriyât’a (o tozutup savuran rüzgârlara)!)(Zariyat, 1) (Yemin olsun gönderilen meleklere.) (Mürselât, 1)daki kasemde; havanın temevvücatı ve tasrifatı (yayılması ve temizlenmesi) içinde mühim hikmetleri ihtar etmek için, rüzgârlara memur melaikelere kasem ile nazar-ı dikkati celbediyor ki, tesadüfî zannolunan unsurlar, çok nazik hikmetleri ve ehemmiyetli vazifeleri görüyorlar. Ve hâkeza... Herbir mevkiin, ayrı ayrı nüktesi ve faidesi vardır. Vakit müsaid olmadığı için, yalnız icmalen وَ التِّينِ وَ الزَّيْتُونِ (Yemîn olsun tîn’e (incire) ve zeytine!) (Tin, 1) kasemindeki çok nüktelerinden bir nükteye işaret edeceğiz. Şöyle ki:

Cenab-ı Hak, tîn ve zeytin ile kasem vasıtasıyla, azamet-i kudretini ve kemal-i rahmetini ve büyük nimetlerini ihtar ederek, esfel-i safilîn tarafına giden insanın yüzünü o taraftan çevirip, şükür ve fikir ve iman ve amel-i sâlih ile tâ a'lâ-yı illiyyîne kadar terakkiyat-ı maneviyeye mazhar olabilmesine işaret ediyor. Nimetler içinde tîn ve zeytinin tahsisinin sebebi; o iki meyvenin çok mübarek ve nâfi' olması ve hilkatlerinde de, medar-ı dikkat ve nimet çok şeyler bulunmasıdır. Çünki hayat-ı içtimaiye ve ticariye ve tenviriye ve gıda-yı insaniye için zeytin en büyük bir esas teşkil ettiği gibi; incirin hilkati, zerre gibi bir çekirdekte koca incir ağacının cihazatını saklayıp dercetmek gibi, bir hârika mu'cize-i kudreti gösterdiği gibi; taamında, menfaatinde ve ekser meyvelere muhalif olarak devamında ve daha sair menafi'indeki nimet-i İlahiyeyi kasem ile hatıra getiriyor. Buna mukabil, insanı iman ve amel-i sâlihe çıkarmak ve esfel-i safilîne düşürmemek için bir ders veriyor." (Mektubat,  29. Mektub)


Yorum Yap

Yorumlar