Arama sonuçları: 1134 sonuç bulundu.

“Farz ve vaciplerde ve şeairi islamiyede ve sünneti seniyenin ittibaında ve haramların terkinde riya giremez. İzharı riya olamaz. Meğer gayet zaafı imanla beraber, fıtraten riyakâr ola.” Burada farz, vacip, şeairi islamiye, sünnetti seniye ve haramların terki dışarısında kalan bir ibadet yoktur? Şeaire taalluk etmeyen ve sünnet olmayan bir ibadet nasıl olabilir?
'Yağmuru O yağdırır ve ana rahmindekini O bilir' ayet-i kerime meallerinin tefsirini sormak istiyorum. Amenna ve saddekna inandık iman ettik ama kalbimin ve aklımın da tatmin olması için yardımcı olabilirseniz çok sevinirim. 
Üstad Bediüzzaman Sahabeler bahsinde, "Âhirzamanda beni görmeyen ve iman getiren, daha ziyade makbuldür" mealindeki hadisi izah ediyor ve diyor ki, "sahabeler külli fazilette geçilemez. O rivayetler hususi fazilete dairdir, has bazı şahıslar hakkındadır." Hususi fazilet kısmını anlıyoruz. Fakat has şahıslar tabirini, bazı hususi kimseler sahabeleri geçer diye anlayabilir miyiz?
Risale-i nur'un yolu Üstad'ın beyanıyla sahabe mesleği olduğu halde; niçin Emirdağ Lahikası'nda geçen şu paragrafta sahabeye kıyas edilmez diyor? "Birşey daha kaldı ki, dünya cihetinde hakaik-i imaniyenin neşrindeki vazifedar, makam sahibi olsa, daha iyi tesir eder denilebilir. Bunda da iki mani var. Birisi: Faraza velayet olsa da, bilerek, isteyerek makam yapmak tarzında, velayetin mahiyetindek...
”Şapka başa gelecek, secdeye gitme diyecek. Fakat baştaki iman o şapkayı da secdeye getirecek, inşaallah Müslüman edecek” Üstadın burada şapkaya cevaz verdiği manası çıkar mı?
Şeytanın Allah'a imanı olduğunu biliyoruz. Kalbinde zerre kadar imanı olanın cennete gireceğini de biliyoruz. Peki şeytan cennete mi girecek? Tabi cezasını çektikten sonra...
Namazda son oturuşda Rabbena dualarından sonra "Allahümme la tuhricna mineddünya illa meaşşehadeti vel iman" duası veya buna benzer bir dua da okunabilir mi?
27.Sözün zeylinde, Sahabeler Bahsinde geçen "amma ehadisde varid olmuş (hadislerde gelmiş) ki 'ahirzamanda beni görmeden iman eden daha ziyade makbuldür' mealindeki rivayet hususi fazilete dairdir, has bazı eşhas (şahıslar) hakkındadır." Buradaki eşhas kimlerdir?
"Hem tevhîdin sırrıyla, şecere-i hilkatin meyveleri olan zîhayatta bir şahsiyet-i İlâhiye ve bir ehadiyet-i Rabbâniye ve sıfât-ı seb‘aca ma‘nevî bir sîmâ-yı Rahmânî ve bir temerküz-ü esmâ ve اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ deki hitâba muhâtab olan zâtın bir cilve-i taayyünü ve teşahhusu tezâhür eder. Yoksa o şahsiyetin ve o ehadiyetin ve o sîmânın ve o taayyünün cilvesi inbisât ederek kâi...
Tabiat Risalesini mütalaa ederken aklımıza bazı sorular takıldı. Bunlar 1- "Ehl-i imanın kuvvetli efkarı içinde" derken buradaki kuvvetli efkar lafzından ne anlamamız gerekiyor? 2- Üstad Hazretleri Tabiat Risalesini neden ilk olarak arapça neşrediyor? 3- Üstad Hazretleri Tabiat Risalesinin sebeb-i telifini anlatırken "Gayet mütecavizane ve gayet çirkin bir tarz ile" ifadesini kullanıyor. Bunlar...