Arama sonuçları: 1021 sonuç bulundu.

Allah (cc) Peygamber Efendimizi (asm) kendi nurundan mı yarattı? Alemleri, melekleri, arşı, insanları kısaca diger yaratılmış olan varlıkları Peygamber Efendimizin (s.a.v) nurundan mı yarattı?
Allahu Teâlâ kendi gibi bir varlık yaratabilir mi?
Allah'ın varlığını apaçık ve geniş olarak nasıl ispat edebiliriz?
Bediüzzaman hazetleri “Hâlık-ı Rahman-ı Rahim’in ilminde, meşhudunda, malûmunda baki kalmaklığın senin bekan için kâfidir.” diyor. Allah'ın ilminde malumatında baki kalmaklığın bize ne faidesi var. Zira vücud-u haricimiz yaratılmadan öncede Allah'ın ilminde yine var idik, ama kendimizden haberimiz yoktu. Varlığımızı vücud-u haricimiz yaratıldıktan sonra anladık. Üstadımızın bu ifadelerini nasıl ...
"Bizler esasen Allah’ın zatını değil varlığını düşünür tefekkür ederiz." Bu sitede gördüğüm bir yazıda geçiyordu. Şimdi benim aklıma çok vesvese geliyor. Mesala namaza niyet ederken kelime-i şehadetin manasını kalben tasdik ederken Allah'ı düşünmeye çalışıyorum. Öyle bir canlı veya cansız varlık yerine de koymuyorum, kendimce birşeyler düşünüyorum. Ben şimdi korkuyorum bir şeye benzettiğimden. All...
Ayette, "...Eğer onlardan biri veya her ikisi, senin yanında ihtiyarlığa erişirse, sakın onlara “öf!” bile deme! Onları azarlama ve onlara güzel söz söyle!" (İsra, 23) diye emrediliyor. 1-Bu ayetteki “Öf bile deme” emri ihtiyarlığa mı bağlıdır? 2-Üstad Bediüzzaman bu ayeti izah ederken ana babanın rızâlarını kazanmanın farz bir vazife olduğunu söylüyor. Razı olmuyorlarsa ne olacak? 3- Ayette ana b...
4. Şua'daki, "Bendeki aşk-ı beka bendeki bekaya değil. Belki sebebsiz ve bizzat mahbub olan kemal-i mutlak sahibi zat-ı zülkemalin ve zülcelalin bir isminin bir cilvesinin mahiyetimde bir gölgesi bulunduğundan, fıtratımda o kamil-i mutlakın varlığına ve kemaline ve bekasına müteveccih olan muhabbet-i fıtrıye gaflet yüzünden yolunu şaşırmış " cümlesini biraz açar mısınız? Hususen "bir isminin bir c...
Atomlardan yola çıkarak Allah’ın varlığı nasıl ispat edilebilir?
Üstad Bediüzzaman'ın, "Güneşin sair arkadaşı olan yıldızların bir kısmı ahiret alemlerine bakar, vazifesiz değiller. Belki baki alemlerin güneşleridir." Cümlesini nasıl anlamalıyız? Bazı yıldızlar, ahiret alemlerini mi aydınlatıyor? Varlık aleminde ki herşey fani değil midir? Eğer fani ise, o bir kısım yıldızlar nasıl baki alemleri aydınlatıyorlar?
Halihazırda zekât veren biri, yeni eline geçen nisap miktarını aşan para ve altını elinde bulunduğu (zekâtını verdiği) nisap miktarı para ve altına ekleyip öyle mi zekâtını vermeli. Yoksa o eline yeni geçen altın ve paranın üzerinden 1 yıl geçtikten sonra varolan varlığına ekleyip zekâtını vermeli?