Soru

Aşk-ı Beka

4. Şua'daki, "Bendeki aşk-ı beka bendeki bekaya değil. Belki sebebsiz ve bizzat mahbub olan kemal-i mutlak sahibi zat-ı zülkemalin ve zülcelalin bir isminin bir cilvesinin mahiyetimde bir gölgesi bulunduğundan, fıtratımda o kamil-i mutlakın varlığına ve kemaline ve bekasına müteveccih olan muhabbet-i fıtrıye gaflet yüzünden yolunu şaşırmış " cümlesini biraz açar mısınız? Hususen "bir isminin bir cilvesinin mahiyetimde bir gölgesi " ifadesine misal verebilir misiniz?

Tarih: 1.03.2009 00:00:00
Okunma: 4973

Cevap


Her insanda bâkî olma, yani ebedî yaşama arzusu vardır ve bu arzu aşk derecesinde şiddetli bir arzudur. Bu sebeble her insan, ebedî yok olmaktan dehşetli korkar. Demek ki insan ebedîliği, yani bekayı, aşk derecesinde seviyor.

Hiçbir yaratılmış varlık, beka sıfatına hakiki olarak sahip değildir. Gerçek beka, Allah’ın bekasıdır. Çünkü onun bâkîliği kendisindendir ve zamanlar üstüdür. Yaratılmışların bekası ise, ancak Allah’ın beka vermesiyledir ve zamanın içindedir.

İnsanda var olan bütün sıfatlar, Allah’ın sıfatlarını anlamak, tanımak ve sevmek için verilmiştir. Meselâ insandaki sevgi sıfatı, Allah’ın sevgi, yani muhabbet sıfatını tanımak ve sevmek için verilmiştir.

Bunun gibi, insandaki beka sıfatı da Allah’ın bekasını anlamak ve o bâkî zatı aşk derecesinde sevmek için verilmiştir. İnsan ise diğer sıfatlarında olduğu gibi, beka sıfatında da gafletle yönünü şaşırmış kendi zatının bekasına âşık olmuştur.

İşte, insân-ı kâmil demek, kendisine verilen bütün sıfatları Allah’ın sıfatlarının tanınmasına ve Allah sevgisine vesile yapmış insan demektir. Risale-i Nur’dan “30. Söz-Ene Risalesi” bu mevzuyu ele alır.

İkinci sualin cevabı ise, "(Allah’ın) bir isminin bir cilvesinin mahiyetimde bir gölgesi" cümlesinde kasdedilen isim “Bâkî” ismidir. Bu ismin, insanın mâhiyetindeki gölgesi yani tecellisi ise, insandaki beka aşkıdır.


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar