Soru

Şevkin Çabuk Kırılması

Herhangi bir iş yaparken birinin müdahalesiyle şevkim çok çabuk kırılıyor. Buna nasıl bir çözüm bulabiliriz? Büyüklerimizin bu konuda tavsiyesi var mıdır?

Tarih: 23.04.2010 23:13:50
Okunma: 7349

Cevap

Bahsettiğiniz durumun pek çok sebebleri olabilir. Sebeblerine göre çareleri de değişir.

Fakat temelinde muhtemelen "nazarda hata" vardır. Yani iş yaparken, o işi hangi bakış açısı ve ne niyetle yaptığınıza dair bir değişiklik gerekiyor olabilir.

Mesela, müdahaleye çok fazla anlamlar yüklüyorsunuzdur. Fazla büyütüyorsunuzdur. Bu noktada bakışınızı değiştirip müdahalenin o kadar da büyütülecek bir şey olmadığını kendinize telkin edebilirsiniz.

Bediüzzaman Hazretleri Münazarat Risalesi'nde şevki kıran sebebler ve çareleri üzerine şu özlü izahlarda bulunur:

 

"Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir (bineğidir). İşte himmetiniz (çalışma gayretiniz) şevke binip mübareze-i hayat (hayat mücadelesi) meydanına çıktığı vakit, en evvel düşman-ı şedid olan yeis (ümitsizlik) rast gelir. Kuvve-i maneviyesini kırar. Siz o düşmana karşı (Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz -Zümer, 53-) kılıncını istimal ediniz (kullanınız).

Sonra müzahametsiz (çekişmesiz) olan hakkın hizmetinin yerini zabteden meyl-üt tefevvuk istibdadı (başkasına üstün gelmek meylinin baskısı) hücuma başlar. Himmetin başına vurur, atından düşürttürür. Siz (Allah için olunuz) hakikatını o düşmana gönderiniz.

Sonra da ilel-i müteselsiledeki (birbirine bağlı sebeblerdeki) terettübü (sıralamayı) atlamakla müşevveş eden (karıştıran) aculiyet (acelecilik) çıkar, himmetin ayağını kaydırır. Siz, (Sabredin, direnin, yığınak yapın -Al-i İmran, 200-)'ı siper ediniz.

Sonra da, medenî-i bittab' (medeni yaratılışlı) olduğundan ebna-yı cinsinin (hem cinslerinin) hukukunu muhafazaya ve hakkını onlar içinde aramağa mükellef olan insanın âmâlini (arzularını) dağıtan fikr-i infiradî ve tasavvur-u şahsî (yalnız kendini düşünme fikri) karşı çıkar. Siz de, (İnsanların en hayırlısı onlara en faydalı olandır) olan mücahid-i âlîhimmeti (yüce fedakârı) mübarezesine (çarpışmaya) çıkarınız.

Sonra başkasının tekâsülünden (tembelliğinden) görenek fırsat bulup ve hücum edip belini kırar. Siz de (başkasının dalaleti sizin hidayetinize zarar vermez) olan hısn-ı hasîni (sağlam kaleyi) himmete melce (sığınak) ediniz.

Sonra da acz ve nefsin itimadsızlığından (kendine güvenememekten) neş'et eden (ortaya çıkan) tefviz ve işi birbirine bırakmak olan düşman-ı gaddar geliyor. Himmetin elini tutup oturtturur. Siz de  (Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler -İbrahim, 12-) olan hakikat-ı şahikayı (zirve hakikati) üzerine çıkarınız. Tâ o düşmanın eli o himmetin dâmenine yetişmesin.

Sonra Allah'ın vazifesine müdahale etmek olan dinsiz düşman gelir; himmetin yüzünü tokatlar, gözünü kör eder. Siz de (Emredildiğin gibi dosdoğru ol. -Hud, 112- Efendine emreder vaziyete girme-) olan kâr-aşina (kazançlı) ve vazifeşinas (vazifesine düşkün) olan hakikatı gönderiniz. Tâ onun haddini bildirsin.

Sonra umum meşakkatın anası ve umum rezaletin yuvası olan meylürrahat (rahat arzusu) geliyor. Himmeti kaydeder (zincirler), zindan-ı sefalete atar. Siz de (İnsana çalıştığından başkası yoktur -Necm, 39-) olan mücahid-i âlîcenabı o cellad-ı sehhara (sihirbaza) gönderiniz. Evet size meşakkatta büyük rahat var. Zira fıtratı müteheyyic (yaradılışı heyecanlı) olan insanın rahatı, yalnız sa'y ve cidaldedir (çalışma ve mücadelededir)." (Münazarat)


Yorum Yap

Yorumlar