Arama sonuçları: 45 sonuç bulundu.

Esma-yı Hüsnayı tazammun eden bazı fezlekelerle ayetlere hatime verilmekte .... Bu yere örnek verebilir misiniz?
"Sıfat-ı kelâmdan gelen evâmir-i teşriiyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, sıfat-ı iradeden gelen evâmir-i tekviniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Evvelkide mükâfat ve mücazat galiben âhirette olur; ikincisinde ağlebi dünyada olur." "Hakikat-i İslâmiyetin kuvveti nispetinde, Müslümanlar o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslâm temeddün edip terakki ettiğini tarih gösteriyor....
Cenabı Hakk'ın  efal, esma, sıfat ve şuunatının birbirleriyle münasebetlerini izah edermisiniz?
"Fıtrat yalan söylemez. Bir çekirdekteki meyelân-ı nümüv der: “Ben sünbülleneceğim, meyve vereceğim.” Doğru söyler. Yumurtada bir meyelân-ı hayat var. Der: “Piliç olacağım.” Biiznillâh olur. Doğru söyler. Bir avuç su meyelân-ı incimâd ile der: “Fazla yer tutacağım.” Metîn demir, onu yalan çıkaramaz. Sözünün doğruluğu demiri parçalar. Şu meyelânlar, irâdeden gelen evâmir-i tekvîniyenin tecellîlerid...
Günde kaç öğün yemek yenilmelidir, sünnet olan nasıldır?
Kuranın delalet ettiği mana kelam-ı kadimdir. Delalet ettiği mana ne demektir. Hangi mana kast ediliyor. Mesela ben Kuran okuyorum. Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsusdur ayetini okudum. Bu ayeti okuyunca aklımda oluşan mana mı kelamı kadimdir. Bu ayetin kelam-ı kadimi nedir/nasıldır, neresidir. Kuran kelamullahim tecellisidir. Bu tecellide mahluk olmayan kısım neresidir. Bu tabirle ne kast e...
(Haşa) Allah Kendisinden Daha Güçlü Bir Varlık Yaratabilir mi? diyenlere nasıl cevap vermeliyiz?
"Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı. Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk'ın rızasını esas maksad yapmak gerek...
Üçüncü nokta şudur: O Zât-ı Zülcelâl’in iki vasf-ı kemâlden iki şer‘i tecellî. Vasf-ı irâdeden gelen meşîetle takdîrdir, o da şer‘-i tekvînî. Vasf-ı kelâmdan gelen şerîat-ı meşhûre. Teşrîî evâmire karşı itâat, isyannasıl olur, öyle de tekvînî evâmire itâat ve isyan olur. Birincisi gāliben dâr-ı uhrâda görür mücâzâtı, sevabı. İkincisi ağleben dâr-ı dünyâda çeker mükâfât ve ikābı. Meselâ nasıl, sabr...
  Kader Risalesi'nde geçen "ilim maluma tabidir" kaidesini nasıl anlamak gerekir?