Soru

İslâm'da Müzik Âletlerini Çalmanın Hükmü

Merhabalar, evde kendimce piyano ile klasik müzik çalıyorum. Bunun dini hükmü nedir?

Tarih: 16.12.2023 12:37:03
Okunma: 600

Cevap

Çalgı aletleri ve çalgı ile ilgili olarak âlimlerimiz farklı fikirler beyan etmişlerdir. Bazı âlimler sadece, yalın defi caiz olarak görmüşler; defin, etrafına ses yapmak adına takılan bazı şeylerle beraber kullanılmasına cevaz vermemişlerdir. Bazı âlimler ise etrafına takılmış herhangi bir şey olsun yahut olmasın defi de caiz görmemişlerdir. Yazının başında özetle söylemek gerekirse aşağıdaki ifade ve fikirlerden de anlaşılacağı üzere bu tür işler dinimizin uygun görmediği işlerdendir. Uzak durmakta fayda vardır.

Âlimlerimizin görüşleri şöyledir;

Hanefî âlimler; mizmar (ney, kaval, düdük türünden nefesli saz) gibi çalgı aletlerini dinlemenin haram ve mâsiyet olduğunu söylemişlerdir.[1]

Fıkıh âlimlerinden İbn Kudame ise şöyle demektedir;

“Telli (evtar), ney ve her türlü üflemeli aletler (mezamir) ile ud, tanbur (mi’zefe) (vurmalı çalgı), rebab gibi aletleri kullanmak haramdır. Bunları sürekli dinleyenlerin şahitlikleri reddedilir. Çünkü Hz. Ali (r.a)’nin, Hz. Peygamber (s.a.v)’den rivayet ettiği “On beş şey ümmetimde görüldüğü zaman onları belalar sarar…” hadisinde vurmalı çalgı aletleri ile eğlencelerin yaygınlaşması da zikredilmiştir.”[2]

İbn Hacer bu hususta şöyle demiştir;

“Çalgı aletlerini (melahi) dinlemek günahtır, onların çalındıkları yerde oturmak fasıklıktır, onlardan zevk almak küfürdür.” Ancak buradaki küfürden maksat, Allah’ın verdiği organları yaratılış gayelerinin dışında kullanarak, O’na şükretmeme manasına gelen nankörlüktür, itikadi manada küfür değildir. Hz. Peygamber (s.a.v) çalgı aleti sesi işittiği zaman parmaklarıyla kulaklarını kapatmıştır.”[3]

Subkî ise şöyle demektedir;

"Ud, tanbur (vurmalı bir çalgı aleti), mi’zefe (saz türünden çalgı aletleri), tabl (davul) ve mizmar (ney, kaval ve düdük gibi nefesli çalgı aletleri) gibi içkicilerin şiarları olan çalgı aletlerini kullanmak haramdır. [4] “Bunlar fasıklığın alametlerindendir, sarhoş ve fasıklara özenmek ise haramdır.  Bu tür müzikler kişiyi Allah’ı hatırlamaktan, namaz kılmaktan engellediği gibi bu yolda gereksiz ve faydasız birçok harcama yapılacaktır ki bu da haramdır."[5]

İsra suresi 64. Ayette ise Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:

“Hem onlardan gücünün yettiği kimseleri sesinle yerinden oynat; süvârilerin ve yayalarınla üzerlerine yaygarayı bas; mallarda ve evlatlarda kendilerine ortak ol ve onlara (yalan) va'dlerde bulun!” Zâten şeytan, onlara aldatmadan başka ne va'd eder?” Mücahid buradaki sesi (savt) şarkı ve çalgı aletleri (mezamir) olarak tefsir etmiştir.[6]

Yine başka bir ayette “İnsanlardan öyleleri vardır ki, insanları bilgisizce Allah yolundan saptırmak için eğlence sözleri (lehve’l-hadis) satın alırlar.” buyurulmuştur. Bu ayette geçen ‘lehve’l-hadis’i İbn Abbas: Çalgı aletleri (melahi) olarak tefsir etmiştir. [7]

Hz. Peygamber’in çalgı aletlerini yasaklayan bazı hadisleri şöyledir;

"Allah bana mizmar (nefesli çalgılar) , barbat (vurmalı çalgı) ve benzeri çalgı âletlerini imha etmeyi emretti."[8]

“Allah Teâlâ ümmetime içkiyi, kumarı ve darıdan yapılan içki ile davul ve tamburu (vurmalı bir çalgı aleti) yasaklamıştır.” [9]

“Ümmetimden bir topluluk yiyerek, içerek, oyun ve eğlenceyle geceyi geçirirler. Sonra domuzlar ve maymunlar olarak sabahlarlar. Onların mahallelerinden bir mahalleye bir rüzgâr gönderilir ve bu rüzgâr onları; kendilerinden önce şarabı kendilerine helal kılanların, def çalanların ve kaynat edinenlerin yerle bir edildiği gibi yerle bir eder.”[10]

"Yemin olsun, ümmetimden muhakkak birtakım kavimler meydana gelecektir. Bunlar ferci (yani zina etmeyi), ipek elbiseler giymeyi, şarap içmeyi, me‘âzif (çalgı âletleri çalıp eğlenmeyi) helâl ve mubah sayacaklar…”[11]

“Ümmetimden bir topluluk içki içmeleri, davul vb. vurmalı çalgı aletleri çalmaları sebebiyle tersine çevrileceklerdir.” [12]

İmam Şafi ise mekruh olarak değerlendirmektedir;

“Müziği sanat edinerek, onunla meşhur olup onunla anılan kişilerin şâhitlikleri kabul edilmez. Çünkü bu her ne kadar açık bir haram değilse de, batıla benzeyen mekruh bir eğlencedir. Onu meslek edinen saygınlığını kaybetmiş sefih kimsedir.” İmam Gazzali, İmam Şâfiî’nin bu görüşlerini şöyle yorumlamaktadır: “İmam Şâfiî’nin ‘bâtıla benzer’ ve ‘mekruh’ ifadeleri haramlığa delalet etmez. Hatta ‘bâtıl’ demiş olsaydı bile ‘haram’ manasına gelmezdi. Ancak bununla faydasız bir şey ifade etmiş olurdu. Çünkü batıl, faydasız şey demektir.”[13]

İmam Gazzali ise çalgı aletlerine haram hükmünün verilebilmesi için şu şartları ileri sürmektedir:

1- İçki ile çalınması mutad olan çalgılar insanı içkiye teşvik eder. Çünkü bu gibi zevkler ancak içkiyle tamam olurlar.

2- Çalgı aletleri, içkiyi ve içki âlemlerini yeni terk eden kişilerde o âlemlere olan özlemleri hatırlatıp canlandırır. Böylece gönül içkiye meyleder. Zaten bu sebeple şarap için kullanılan kaplarda hurma şerbeti içmekte yasak edilmiştir.

3- Müzik konserlerine gitmek fâsıklara benzemek olacağından helal olmaz. Çünkü bu onların âdetidir. “Ve kim de bir topluma benzerse o toplumdan olur.”

İmam Gazzâli bunları ifade ettikten sonra zamanının çoğunu, oyun ve eğlence maksadıyla müzik dinlemekle geçirmenin mekruh olduğunu ifade etmektedir.[14]

Bu konuda Din İşleri Yüksek Kurulu'nun görüşü ise şöyledir: 

“İslam dini müzik konusunda ayrıntılı ve özel hüküm koymak yerine genel ilke ve amaçları belirlemekle yetinmiştir. Buna göre İslam’ın ilke ve esaslarına aykırı, günaha sevk eden, haramı teşvik eden müzikleri yapmak ve dinlemek günahtır. Dinimizin temel inanç, amel ve ahlak ilkelerine aykırı olmayan, haramların işlenmesine sebep olmayan müzik türlerini dinlemekte ise dinen bir sakınca yoktur.
Kur’an ve sünnette müzikle meşgul olmanın, müzik dinlemenin mutlak anlamda günah olduğunu gösteren deliller bulunmamaktadır. Aksine, Resûlullah’ın (s.a.s.), ilke olarak müziğin caiz olduğuna işaret sayılabilecek nitelikte ifadelerinin bulunduğu bilinmektedir. Nitekim o, nikâhın duyurulması için def çalınmasını öğütlemiştir (Tirmizî, Nikâh, 6). Yine bir bayram günü Hz. Âişe’nin yanında def çalıp türkü söyleyen iki cariyeye çıkışmak isteyenlere “Bırakın bu gün bayramdır” diye uyarıda bulunmuştur. (Müslim, Îydeyn, 17).
Müzik yapmanın ve dinlemenin hükmünün ne olduğu konusu İslam bilginleri tarafından çokça tartışılmış, lehte ve aleyhte çok şey söylenmiştir. Tarafların ileri sürülen görüşleri, gerekçeleri ile birlikte değerlendirildiğinde müziğin mutlak anlamda yasaklanmadığı, aksine ilke olarak mubah kılındığı sonucuna ulaşılır (Bkz. Zeylaî, Tebyin, IV, 222).” (Din İşleri Yüksek Kurulu)

 

 

[1] ‘Alâüddîn Ebû Bekr b. Mes‘ûd b. Ahmed el-Kâsânî, Bedâ’iu’ṣ-ṣanâ’i‘ fî tertîbi’ş-şerâ’i‘ (Kahire: 1327-/1910), 5/128-129.

[2] İbn Kudame, el-Muğni, XII, s. 40-41.

[3] İbn Abidin, Haşiye, V, 306.

[4] Sübki, Tekmile, XX, 230

[5] Sübki, Tekmile, XX, 230

[6] İbn Hacer Heytemi, ez-Zevacir, II, 175

[7] İbn Hacer Heytemi, ez-Zevacir, Mısır, 1332, II, 175.

[8] Ahmed b. Ḥanbel, el-Müsned, 36/552, (No. 22218).

[9] Ebû Dâvûd, “Eşribe”, 5 (No. 3685).

[10] Ahmed b. Ḥanbel, el-Müsned, 36/564, (No. 22231).

[11] Buḫârî, “Eşribe”, 5 (No. 5590).

[12] Sübki, Tekmile, XX, 230

[13] Ahmed el-Ġazzâlî et-Tûsî, İḥyâü ulûmi’ddîn Tercümesi, çev. Ahmed Serdaroğlu (İstanbul: Bedir Yayınevi, 1989), 2/704-705

[14] Ġazzâli, İḥyâ, 2/684/685.


Yorum Yap

Yorumlar