Soru

İslâm'a Göre, Eşlerin Birbirini Namaza Davet Etmesi Şart mıdır?

Eşlerin birbirini namaza kaldırma ve davet zorunluluğu varmı dır? Sabah namazına kaldırmazsa eş sorumlu olur mu? Veya namaza çağrıldığı halde kalkmazsa eş ne yapmalı? Zorlamalı mı yoksa eşler birbirlerini kendi haline mi bırakmalı?

Tarih: 11.11.2023 08:30:27
Okunma: 429

Cevap

Bir kimse, namaz kılmayan eşine, evlatlarına, yakınlarına beş vakit namazını kılması için namazın maddî ve manevî faydalarını anlatmalı, onu geçmişteki ihmalkârlığından dolayı tövbeye davet ederek namaz kılmaya iknaya çalışmalıdır. Mü'min, ibadetlerini yerine getirmediği takdirde bunun hesabını Allah’a verecektir. Diğer Müslümanlara düşen ise ona nasihat etmek ve davette bulunmaktır.

İnsanın emr-i bi’l-ma’rûfa en yakınlarından, ailesinden başlaması esastır. Hz. Peygamber’e (s.a.s.) de böyle emredilmiştir. Rabbimiz ona tebliği emrederken, “(Önce) en yakın akrabanı uyar.”[1] buyurmuştur.  Hadis-i şerifte de her Müslümanın kendi yönetiminde bulunan kimselerden sorumlu olduğu belirtilmiştir.[2]

Eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı, maddî konularda olduğu gibi manevî alanlarda da sorumlulukları vardır. Bu sorumluluk, dinin gereklerini öğretmek ve telkin etmektir. Yüce Rabbimiz, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.s.) hitaben şöyle buyurmuştur: (Ey Resûlüm!) Âilene namazı emret, (kendin de) ona sabırla devâm et! Senden rızık istemiyoruz. (Bil'akis) seni biz rızıklandırıyoruz. (Güzel) âkıbet, takvâ (sâhibleri) içindir.[3]

Güzellikle yapılacak tavsiyelere rağmen, kişinin namaz kılmamasının sorumluluğu tamamen kendisine yani kılmayana aittir. İslâm’a göre her fert, kendi yaptıklarından sorumludur. Başkalarının yaptıklarından sorumlu değildir.

Kur’ân-ı Kerîm’de, "Hem hiçbir günahkâr, başkasının günâhını yüklenmez. Artık (günâhı) ağır gelen kimse onu taşımaya (başkalarını) çağırsa ve (bu çağırdığı kimse) akrabâsı bile olsa, ondan (o günâhından) bir şey yüklenmez. (Ey Habîbim!) (Sen) ancak, gıyâben (görmeden) Rablerinden korkanları ve namazı hakkıyla edâ edenleri korkutursun."  [4] buyrulur.

İslâm, her insanın bir iradesi ve seçme hürriyeti bulunduğunu ve bunun sonucu olarak yaptıklarından sorumlu olacağını bildirmiştir. “Herkes kazandığı karşılığında rehindir.”[5]; “Her kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.”[6]; “O (Allah) yaptığından sorumlu değildir. Onlar ise sorumlu tutulacaklardır.”[7] meâlindeki âyetler bu hükme delil olarak kabul edilmektedir.


[1] Şu’arâ, 26/214

[2]  Buhârî, Cum'a, 11 [893]; Müslim, İmâre, 20 [1829]

[3] Tâhâ, 20/132

[4] Fâtır, 35/18

[5] Tûr, 52/21

[6] Zilzâl, 99/7-8

[7] Enbiyâ, 21/23


Yorum Yap

Yorumlar