Bidayı hasene olarak tabir edilenler nelerdir? Yani neleri bidayı hasene içine dahil edebiliriz?

Bunların alt alta tesbit edilip sayılmasının faydası olmayacağını hatta durduk yerde insanların nazarında bazı ibadetlerin kıymetini düşürebileceğini düşünüyoruz.

Hem alimlerin bu konudaki tesbitleri farklı farklı oluyor. Çünkü bunların asılları sünnette olduğu için aslında sünnet sayılırlar.

Zaten Üstad Bediüzzaman Hazretleri, asılları Kur'an ve sünnetten alınan şeylerin bid'a olmadığını söylüyor. Lakin bazıları bunlara bid'a deyip bidayı hasene sınıfına dahil ettiklerini vurguluyor. (Bkz. 11. Lema, 9. Nükte)

Bir numune olarak farzdan sonra tüncina okumayı ele alalım. Bazıları, belki bunu bid'ayı hasene olarak tarif edebilir. Çünkü Peygamberimizn (asm) tüncina okuduğuna dair bir rivayet yok.

Fakat Üstad'a göre bid'a değil sünnettir. Çünkü Peygamberimiz (sav) farzdan hemen sonra yapılan duanın makbul olduğunu vurgulayarak duaya teşvik ediyor. Biz de onun teşviki ile bu duayı yapıyoruz. Öyleyse buna bidayı hasene mi demek daha doğru olur, sünnet demek mi?

Elbette sünnet olan bir şeyi yapıyoruz. Fakat Peygamberin (sav) uygulamasında "tüncina okuyun" diye bir tahsis olmadığından buna bir cihetten bidayı hasene açısından bakanlar da olabilir.

Bu iki hükümden hangisi daha sevimli ve hangisi daha çok uygulamaya teşvik eder. Elbette sünnet hükmü daha çok uymaya teşvik edecektir.

Zaten en doğrusu da budur. Çünkü Hz. Peygamberin (asm) tavsiyesi olan bir sünneti yerine getiriyoruz. Çünkü farzdan sonra makbul bir dua olan salavat ile dua ediyoruz.