Soru

Risale-i Nur ve Sekerat vakti

Sekerat vaktinde imanı muhafaza etmek ve kurtarmak için Risale-i Nurun yardımı olur mu? Yazı gibi talebelik şartlarında tembellik edenler için durum nasıldır?

Tarih: 10.09.2012 11:33:33
Okunma: 7976

Cevap

Risale-i nurdan bir şekilde istifade eden yani yazan, okuyan, mütalaa eden iman noktasında bir gelişme kaydeder. Hem dost, kardeş ve talebe daireleri de imanı kuvvetlenmesi cihetiyle istifade eder. Hususan kardeş ve talebe daireleri bütün kardeşlerin duasına ortak olur. Talebe ise üstadın ve diğer talebelerin hem duasına hem de manevi kazançlarına ortak olur. Bu şekilde imanı kuvvetlenen ve hüsn-ü hatime dualarına hissedar olan kişiler sekerat vaktinde inşaallah imanlarını muhafaza ederler. 

Risale-i Nur talebelerinin Allah'ın izniyle imanla kabre gireceklerine dair Bediüzzaman üstadımızın şöyle bir mektubu var:

"Yirmi Yedinci Mektub’un lâhikasından alınmış mühim parçalar

Birinci Mes’ele: Birinci Şuâ‘da bir-iki âyetin işaretinde, Risâle-i Nûr’un sâdık talebeleri îmân ile kabre gireceklerine ve ehl-i cennet olacaklarına kudsî bir müjde ve kuvvetli bir beşâret bulunduğu gösterilmiştir. Fakat bu pek büyük mes’eleye ve çok kıymetdar işârâta tam kuvvet verecek bir delil ister, diye çoktan beri muntazırdım. Lillâhilhamd, İki Emâre birden kalbime geldi.

Birinci Emâre: Îmân-ı tahkîkî ilmelyakînden hakkalyakîne yakınlaştıkça daha selb edilmeyeceğine, ehl-i keşif ve tahkîk hükmetmişler. Demişler ki: “Sekerât vaktinde şeytan, vesvesesiyle ancak akla şübheler verip tereddüde düşürebilir. Bu nevi‘ îmân-ı tahkîkî ise, yalnız akılda durmuyor; belki hem kalbe, hem ruha, hem sırra, hem öyle letâife sirâyet ediyor, kökleşiyor ki şeytanın eli o yerlere yetişemiyor. Öylelerin îmânı zevâlden mahfûz kalıyor.” Bu îmân-ı tahkîkînin vusûlüne vesîle olan birinci yolu, velâyet-i kâmile ile, keşif ve şuhûd ile hakîkate yetişmektir. Bu yol, ehass-ı havâssa mahsûstur. Îmân-ı şuhûdîdir.

İkinci yol, îmân-ı bilgayb cihetinde, sırr-ı vahyin feyziyle, burhânî ve Kur’ânî bir tarzda, akıl ve kalbin imtizâcıyla, hakkalyakîn derecesinde bir kuvvet ile, zarûret ve bedâhet derecesine gelen bir ilmelyakîn ile hakāik-i îmâniyeyi tasdîk etmektir. Bu ikinci yol, Risâle-i Nûr’un esası, mayası, temeli, ruhu, hakîkati olduğunu hâs talebeleri görüyorlar. Başkaları da insafla baksalar, Risâle-i Nûr hakāik-i îmâniyeye muhâlif olan yolları gayr-i mümkün, muhâl ve mümteni‘ derecesinde gösterdiğini görecekler.

İkinci Emâre: Risâle-i Nûr’un sâdık şâkirdlerinin hüsn-ü âkibetlerine ve îmân-ı kâmil kazanmalarına, o derece kesretli ve makbûl ve samîmî duâlar oluyor ki, o duâların içinde hiçbirinin kabûl olmamasına akıl imkân veremiyor. Ezcümle; Risâle-i Nûr’un bir hâdimi ve bir tek şâkirdi, Risâle-i Nûr talebelerinin hüsn-ü âkibetle­rine ve saadet-i ebediyeye mazhar olmalarına, yirmi dört saatte lâakal yüz def‘a ettiği duâları içinde hiç olmazsa yirmi-otuz def‘a selâmet-i îmânlarına ve hususî hüsn-ü âkibetlerine, îmân ile kabre girmelerine aynı duâyı, en ziyâde kabûle medâr olan şerâit içinde ediyor. Hem Risâle-i Nûr talebeleri, bu zamanda her cihetten ziyâde hücuma ma‘rûz kaldıklarından, îmân hususunda birbirine selâmet-i îmân hakkındaki samîmî ve ma‘sûm lisânlarıyla ettikleri duâlarının yekünü öyle bir kuvvettedir ki, rahmet ve hikmet-i İlâhiye onun reddine müsâade etmez. Farazâ, mecmûu i‘tibâriyle reddedilse, tek bir tanesi onların içinde kabûl olunsa, yine her biri selâmet-i îmân ile kabre gireceğine kâfî geliyor. Çünki her bir duâ umuma bakar. Saîdü’n-Nûrsî"


Yorum Yap

Yorumlar

semerkand yayinlarinin ktabi kalplerin azigi birinci cltinin 90 sayfasinda saidlerin yapacagi tesbihat var el mekki hz eseridirveya her namazdan sonra fatihaayetelkürsishehidallahu hlas felak nas okuyanin mansz ölmeyecegine dair hizir a.s ve efendimiz s.a.v cebrail a.s kissasi var
Gönderen: MENZİL ERSÖZ
Tarih: 8.12.2012 00:44:02