Soru

Nur Hizmeti ve Arabî İlimler

Nur hizmetinde, Arabî ilimler ve Arabca klasik metinler okutulmasına nasıl bakılmaktadır?

Tarih: 21.07.2010 18:43:09
Okunma: 3796

Cevap

Nur hizmeti, çalışmalarının merkezine herkese hitab eden Risale-i Nur derslerini almıştır. Bununla birlikte, ilme müştak kimselerin yapabileceği ve büyük çoğunluk olan avamın elde edemeyeceği klasik medrese ilimlerine de karşı değil taraftardır. Bu tarafa eğilimli olanları desteklemektedir. İçlerinden bazı kimselerin Arabî ilmlerde mütahassıs olma durumu da zaten vardır.

Lakin bu yolun bütün toplumun yönlendirileceği bir yol olması  ise mümkün değildir. Zaten İslam tarihi boyunca da hiç bir zaman külliyen bütün toplum ehl-i ilim olmamıştır. Risale-i Nur'un gayesi toplumun imanının acilen kurtarılması ve islami açıdan şuurlandırılmasına yöneliktir.

1923 yılında Bediüzzaman Hazretleri, Türkiye’de gizli olarak yayılan dinsizlik fikrine mukabil Tabiat Risalesini önce Arapça olarak yazmıştır. Fakat Arapça bilenler ve ehemmiyet verenler az olduğundan bu eser tesirini gösteremediğini fark ederek o eseri on sene sonra Türkçeye tercüme etmiş ve bundan sonra yazdığı risaleleri, 29. Lem'a müstesna, hep Türkçe yazmıştır.

Şu anda da Türkiye’deki durum malumdur. Önce Arapça grameri öğretmek ve daha sonra Risale-i Nur’lardaki iman hakikatlerini ders vermek çok uzun bir zaman alacağından ve herkesin bunu başarması da mümkün olmadığından, üstelik  gençlerin içinde bulunduğu bu kadar günahların ve itikad bozukluğunun yaşandığı bir ortamda böyle bir yolu tercih etmekle onlardan çok çok azı ancak istifade edebilir.

Hâlbuki şu anda takip edilen usul kolay olduğundan elhamdülillah bu tarz hizmet ile Risale-i Nur ile irtibatlı olanlardan %100ü istifade edebiliyor. Hem hizmete muhtaç insanlarımızın sayısı çok fazla; buna mukabil hizmet edenler ise gayet azdır.

Bir tarafta Arapçayı öğretmek diğer tarafta insanlarımızın imanına hizmet etmeye yetişmek için ise yeterli insanımız yoktur.

Zaten islamî bütün hizmetleri bir cemaatin yalnız başına yerine getirmesi mümkün değildir. Cenab-ı Hakk’a çok şükür ki, taksimü’l a’mal kaidesiyele her bir cemaat, yapılacak hizmetlerin bir bir bölümünü omuzuna alarak yapmaya çalışıyor. Allah(cc) birlik ve beraberlik versin.

Bediüzzaman Hazretleri bu hususta mealen (1) şöyle buyurmaktadır: “Ey azizim bil ki, Cenab-ı Hakk’ın yardımıyla muvaffak ettiği adam, hiçbir tarikata girmeden zahirden hakikate geçebilir; yani sebeblerden kurtulup hakikate ve Cenab-ı Hakk’ın rızasına kavuşabilir. Evet, Kur’an’dan, tarikatin hakikatini, tarikata girmeden feyiz suretiyle gördüm ve bir parça aldım. Ve yine asıl maksad olan akaid gibi yüce ilimlere ulaştıran, alet ilimlerini (dil ve gramer) okumaksızın, bir yol (Risale-i Nur yolu) buldum. Zaten vakti hızla akıp giden bu zamanın evladlarına, böyle kısa ve selametli bir yolu ihsan etmek, her işi hikmetli olan rahmet- i ilahiyenin şanındandır.” (Osmanlıca Mesenevi-i Nuriye, 190)

Cenab-ı Hakk’tan dileğimiz odur ki, memleketimizde müsait bir ortam ve her türlü hizmeti  ve bütün İslamî ilimleri ihya edebilecke kuvvetli eller ihsan etsin.

(1) Metin bir derece açıklanarak alınmıştır.


Yorum Yap

Yorumlar