Soru

İman ve İnkar

"İnkâr etmemek başkadır, iman etmek bütün bütün başkadır" bunu nasıl anlamalıyız?

Tarih: 10.01.2017 10:25:48
Okunma: 3937

Cevap

Bahse konu yer şöyledir:

"İnkâr etmemek başkadır, iman etmek bütün bütün başkadır.

Evet kâinatta hiçbir zîşuur, kâinatın bütün eczası kadar şahidleri bulunan Hâlık-ı Zülcelal'i inkâr edemez. Etse, bütün kâinat onu tekzib edeceği için susar, lâkayd kalır."

"Fakat ona iman etmek: Kur'an-ı Azîmüşşan'ın ders verdiği gibi, o Hâlık'ı sıfatları ile, isimleri ile umum kâinatın şehadetine istinaden kalben tasdik etmek ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak; ve günah ve emre muhalefet ettiği vakit, kalben tövbe ve nedamet etmek iledir. Yoksa, büyük günahları serbest işleyip istiğfar etmemek ve aldırmamak, o imandan hissesi olmadığına delildir". (Emirdağ Lahikası)

 

(Aklı başında olan şuur sahibi bir insan kainata baktıgında herşeyin sanatlı hassas ölçüler ile dizayn edilmiş olduğunu, herşeyin bir amaca matuf intizamlı bir şekilde yaratıldığını anlar. Bu nokta da Halık-ı Zülcelali inkar edemez. Etse bilir ki bütün kainat onu yalanlayacak bunun için ya susar ya lakayd kalır, ilgilenmez, konuşmaz tartışmaz)

İman etmek, Kelime-i Şehadet getirip İmanın altı şartını kabul ve tasdik etmektir. İman hakikatlerini, hususen Allah'ın varlığını inkar etmemek veya edememek ise farklıdır. Bir kimsenin inkar etmemesi onun iman ettiğini göstermez. İman için tasdik ve kabul gerekir. Yani inkar etmeyen bir kimsenin mümin olması veya mümin sayılması için ayrıca iman hakikatlerini kabul ve tasdik etmesi gereklidir. 

Ayrıca iman ettiği halde imanın gereklerini yerine getirmeyip büyük günahları serbest işliyorsa, bundan dolayı pişman olup tevbe de etmiyorsa imanı tehlikede demektir. Bu kişi inkar etmiyor ama imanın gereğini yapmadığı gibi tersine işler de yapıyor.

Bundan dolayı iman etmek ayrıdır. İnkar etmemek ayrıdır.


Yorum Yap

Yorumlar