Soru

Cennetteki Nimetler

Bakara 25 te cennette rızklananların " bu daha önce rızklandığımız şeydir" demeleri sebebiyle, cennette sadece dünyada tattığımız şeylerle mi rızıklanılır? Yoksa dünya nimetlerinden yemediğimiz meyveler cennette verilmez mi?

Tarih: 6.11.2014 07:20:34
Okunma: 7158

Cevap

Benzetme kaidesince Kur’ân, bize bilmediğimiz cennet nimetlerini anlatırken, bildiğimiz dünya nimetlerine kıyas ederek anlatmıştır. Bununla beraber, cennet nimetleri, dünyadakilerden kat kat üstündür. Örneğin “O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak verildiğinde: bu bundan önce dünyada bize verilenlerdendir, derler. Bu rızıklar onlara benzer olarak verilmiştir.”[1]âyetinin tefsirinde İbn Mes’ud (r.a) “Cennet meyvelerinin renkde dünyadakilere benzediğini, tadda benzemediğini” söylemiştir.[2] İbn Abbas (r.a)’da, “Dünyada, cennetteki nimetlerin ancak ismi vardır”[3] demiştir.

Kur’ân’da bahsi geçen cennet nimetleri, dünyada benzeri olan nimetlerdir. Bununla beraber bir kısım nimetlerin dünyada eşi ve benzeri yoktur ve bunlar bize bildirilmemiştir. Buna işareten peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allahu Teâla “Salih kullarım için (cennette) öyle şeyler hazırladım ki, onları ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de beşerin kalbine gelmiştir” buyurdu. Eğer isterseniz “İşledikleri amellerden dolayı, (cennette) onların gözlerini memnun edecek ne gibi şeylerin saklandığını (hazırlandığını) hiçbir nefis bilmez”[4] âyetini okuyunuz.”[5]

Bu konuya örnek olarak Kur’ân’daki şu âyeti zikredebiliriz: “Çevrelerinde gümüş kaplar ve billur kâseler dolaştırılır. Billurları gümüştendir, onları ölçüp ölçüp dağıtırlar.”[6]

Bilindiği gibi gümüş ile billurun tabiatları farklıdır. Gümüşten billur olmaması gerekir. Fakat burada eşsiz bir istiare yapılmış, gümüş beyazlığı ile billur berraklığının saflığını içeren çeşitli biçimde kaplar tasvir edilmiştir.[7]

İbn Abbas (r.a) bu âyetin tefsirinde “Gümüşten billur kaplar haricinde, cennette ne varsa onların bir benzeri size dünyada verilmiştir”[8] diyerek bu kapların dünyada benzeri olmadığını ifade etmiştir.

 

 


[1] 2/Bakara/25.

[2] Suyuti, Celaleddin, Ed-Dürrü’l Mensur, Darü’l Fikr, Beyrut, 1993. C. I, s. 96.

[3] Ali el-Müttakî, a.g.e., C. XIV, s. 454, hn, 39237

[4]32/Secde/17.

[5] Buhari, Cami-üs-Sahih, Kitabu Bed’i’l-Halk, Bab, 8. Sıfati’l-Cenne. Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. 

[6] 76/İnsan/ 15, 16.

[7] Elmalılı Hamdi Yazır, a.g.e. C. VIII, s. 466.

[8] Celalettin Suyutî, a.g.e., C. VIII, s. 375.


Yorum Yap

Yorumlar