Soru

Cariye Meselesi

Cariye nedir? İslamiyetdeki yeri ve konumu nasıldır? Günümüz koşullarındaki durumu nedir?

Tarih: 17.11.2011 11:23:43
Okunma: 14342

Cevap

Cariye  Müslüman olmayan topluluklarla yapılan savaşlar sırasında ele geçirilen bayan esirlerdir. Yani kadın köle demektir. Bunlar da ganimet malları gibi savaştan sonra savaşa katılanlara dağıtılırdı. Daha sonrada isterse kendisine alırdı, isterse bunu satardı.

Köle kadınların hukuki durumu hür kadınlardan farklı idi. Hür kadının her yeri kapalı olurdu. Cariyenin ise kol ve başları, dizden altı açık dursa günah olmazdı. 

Cariyenin sahibi olan "efendi" onu şahsî hizmetlerinde ve ev işlerinde istihdam edebildiği gibi, isterse, ayrıca bir nikâh kıymaya ihtiyaç duymadan istifade edebilirdi.

Müslümanın malı müslümana ganimet olmadığı gibi müslümanların kendileri de köle veya cariye olarak el konulamaz yani alınamazlar. Günümüzde İslam devleti ile küfür devleti arasında din için bir savaş olmadığından böyle bir şeyden bahiste abes olur.

Kölelik ve cariyelik sistemini İslamiyet getirmemiştir. İslamdan önce toplumlarda var olan bir sistem idi. Fakat insanların dem ve damarlarına ilişmiş adetleri olan köleliği birden kaldırmak zordur. Bundan dolayı İslamiyet  yavaş yavaş ve dolaylı yollardan kaldırmaya yönelik adımlar atmıştır. Zira günah işleyenlere verilen cezaların başına bir köle veya cariye azad etmeyi koyarak teşvik etmiştir.

Bediüzzaman hazretlerinin bu noktadaki izahı şöyledir:

“Suâl: (...) Esir ve köle gibi bazı mesâili (mes’eleleri), bazı ecnebîler serrişte ederek (başa kakarak), medeniyet nokta-i nazarında şeriata bazı evham ve şübehâtı (vehim ve şübheleri) îrâd ediyorlar (getiriyorlar).

El-cevab: (...) İslâmiyet’in ahkâmı (hükümleri) iki kısımdır. Birisi: Şeriat ona müessistir (o hükmün koyucusudur). Bu ise hüsn-i hakīkī (hakīkī güzellik) ve hayr-ı mahzdır (katıksız hayırdır). İkincisi: Şeriat, muaddildir (düzelticidir).Yani gāyet vahşî ve gaddar bir sûretten (şekilden) çıkarıp, ehvenü’ş-şer (kötünün hafifi) ve muaddel (düzeltilmiş) ve tabîat-ı beşere (insanın yaratılışına) tatbîkı mümkün ve tamâmen hüsn-i hakīkīye geçebilmek için zaman ve zeminden alınmış bir sûrete ifrâğ etmiştir (çevirmiştir).Çünki, birden tabîat-ı beşerde umûmen hüküm-fermâ (geçerli) olan bir emri (işi) birden ref‘ etmek (kaldırmak), bir tabîat-ı beşeri birden kalb etmek iktizâ eder (değiştirmek gerekir). Binâenaleyh, şeriat vâzı‘-ı esâret (esirliği koyucu) değildir; belki en vahşî sûretten, böyle tamâmen hürriyete yol açacak ve geçebilecek sûrete indirmiştir, ta‘dîl etmiştir (düzeltmiştir).” (Mektûbât, Münâzarât, 384)


Yorum Yap

Yorumlar

allah razı olsun çok tatminkar güzel bir cevap olmuş
Gönderen: NURDAN SEYYİDE
Tarih: 8.08.2012 12:49:06