Soru

14. Sözün Hatimesi

14.Sözün Hatimesinde geçen "İkinci adam ise, yüzde doksan dokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar. Bir kısmı ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olup gitmişler zanneder. Şu bîçâre adam ise, bütün onlara bedel, yalnız bir misafire ünsiyet edip teselli bulmak ister. Onunla o elîm âlâm-ı firâkı kapamak ister." Biraz izah edebilir misiniz?

Tarih: 14.01.2014 17:00:59
Okunma: 8626

Cevap

Bahse konu yer şöyledir:

"Meselâ şu karyede -yani Barla’da- iki adam bulunur. Birisinin yüzde doksan dokuz ahbâbı İstanbul’a gitmişler. Güzelce yaşıyorlar. Yalnız birtek burada kalmış. O dahi oraya gidecek. Bunun için şu adam İstanbul’a müştâktır. Orayı düşünür. Ahbâba kavuşmak ister. Ne vakit ona denilse: “Oraya git!” sevinip gülerek gider. İkinci adam ise, yüzde doksan dokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar. Bir kısmı ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olup gitmişler zanneder. Şu bîçâre adam ise, bütün onlara bedel, yalnız bir misafire ünsiyet edip teselli bulmak ister. Onunla o elîm âlâm-ıfirâkı kapamak ister. Ey nefis! Başta Habîbullâh, bütün ahbâbın kabrin öbür tarafındadırlar. Burada kalan bir iki tane ise, onlar da gidiyorlar. Ölümden ürküp, kabirden korkup, başını çevirme! Merdâne kabre bak! Dinle, ne talebeder? Erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak, ne ister? Sakın gāfil olup ikinci adama benzeme. Ey nefsim! Deme: “Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder. Derd-i maîşetle sarhoştur.” Çünki ölüm değişmiyor. Firâk bekāya kalb olup başkalaş­mıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyâdeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür‘at peydâ ediyor. Hem deme: “Ben de herkes gibiyim.” Çünki herkes, sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır. Hem kendini başıboş zannetme. Zîrâ şu misâfirhâne-i dünyâda nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizâmsız, gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizâmsız, gayesiz kalabilirsin? Zelzele gibi vâkıalar olan şu hâdisât-ı kevniye, tesâdüf oyuncağı değiller." (14. Söz)

Bu temsile göre, 2. kişinin düşüncesi şöyledir: Sevdiklerinin yüzde doksan dokuzu bulunduğu yerden gitmişler. Nereye gittikleri belli değil. Bir kısmı yok olmuşlar. Bir kısmı kaybolmuşlar. Böyle düşündüğü için yanında kalan bir kişi ile dostluk kurup teselli bulmak ve o acıyı unutmak ister. Fakat o da yakında gidecektir.

Hakikatte ise bu dünyada kalanlar yüzde birdir. Yüzde doksan dokuz vefat edip gitmişlerdir. İnancı olmayan kimseye göre o ölenler yok olmuşlar. Ne oldukları belli değildir.


Yorum Yap

Yorumlar