Arama sonuçları: 302 sonuç bulundu.

Kur'ân'ın Benzerinin İmkânsız Oluşunun Delilleri Nelerdir? İzah Eder misiniz?
Şirk mümkün müdür? İzah eder misiniz?
Zerrenin hareketlerinde hasıl olan netice ve hikmetler tesadüf imkanını yok ediyor. Ya ilerde bozulursa, açıklar mısınız? 
Allah ezeli kelamını insanın idrak etmesi imkansız mı? Hz.Musa Allah ile konuştu. Allah kelam-ı nefsi ile mi konuşmuştur onunla?
Evvelâ: Delil kat'iyyü'l-metîn olduğu gibi, kat'iyyü'd-delâlet olmak gerektir. Hâlbuki tevil ve ihtimalin mecâli vardır. Zira, nehy-i Kur'ânî âmm değildir, mutlaktır; mutlak ise, takyid olunabilir. Zaman bir büyük müfessirdir; kaydını izhar etse, itiraz olunmaz. Hem de hüküm müştak üzerine olsa, me'haz-ı iştikakı, illet-i hüküm gösterir. Demek bu nehiy, Yahudi ve Nasara ile Yahudiyet ve Nasraniyet...
Çalıştığım işyeri, sattığı ürünler için müşterilere bankadan alınacak kredinin detaylarını anlatıp faizi cazip gösterip özendirmektedir. Ve kişilerin banka ile ilgili işlemlerini takip edip evraklarını düzenlemektedir. Yani banka ile müşteri arasında bu işlemlerler için aracılıl,k yapıp işlemleri olumlu sonuçlandırdıktan sonra, kişilere bankadan verilen parayı alıp ürünlerini satmaktadır. Malasef ...
"Fakat verilmeyen mertebeler imkânâttır. İmkânât ise ademdir, hem nihayetsizdir. Ademler ise illet istemezler. Nihayetsize illet olamaz. Ademler neden illet istemez." cümlesini açıklar mısınız?
Asa-yı Musa mecmuası birinci Hüccet-i İmaniye 18. mertebesinde; " imkân hakîkatinden çıkıp kâinâtın bu büyük şehâdetinin bir kanadını teşkîl ederler. Kâinâtın şehâdetini her iki kanadı ve iki hakîkatiyle Risâle-i Nûr eczâları ve bilhassa Yirmi İkinci ve Otuz İkinci Sözler ve Yirminci ve Otuz Üçüncü Mektublar tamamıyla isbat ve îzâh ettiklerinden onlara havâle ederek, bu pek uzun kıssayı kısa kest...
"Bir hadise, eğer imkân-ı aklî dairesinde olmazsa reddedilir; imkân-ı örfî dairesinde olmazsa dahi mucize olur, fakat kolayca keramet olamaz" cümlesinde "kolayca keremet olamaz" ifadesini nasıl anlamalıyız?
"Evet, bu dünya memleketine ve misafirhânesine giren her bir misafir…” diye başlayan Birinci Makam’ın başından -ilhâm, vahiy mertebeleri- hâriç kalıp, tâ on sekizinci mertebe olan kâinâtın hudûs hakîkati, tâ imkâna kadar yeni hurûfla, bir ihtâr-ı ma‘nevî ile izin verdik. Daktilo (el makinesi) ile kendilerine yazdılar. Siz de bu dört parçayı birden cild yapıp, yeni hurûfla ehl-i inkâra on ikilik to...