Arama sonuçları: 1351 sonuç bulundu.

Onbeşinden yukarı olanlar, eğer masum ve mazlum ise, mükâfatı büyüktür; belki onu Cehennem'den kurtarır. Çünki âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedî'ye (A.S.M.) bir lâkaydlık perdesi gelmiş ve madem âhirzamanda Hazret-i İsa'nın (A.S.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa'ya (A.S.) mensub Hristiy...
10. Hüccet-i imaniyenin mukaddemesinde geçen: "Ey insan kat‘iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, îmân-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makā-mı, îmân-ı billâh içindeki ma‘rifetullâhtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı ni‘meti, o ma‘rifetullâh içindeki muhabbetullâhtır. Ve rûh-u beşer için en hâlis sürûr ve kalb-i insan i...
"İman tevhidi, tevhid  teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni ister." cümlesini açıklar mısınız?
"Evet Cenâb-ı Hak, senin ibâdetine muhtaç değil. Hem hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibâdete muhtaçsın. Sen ma‘nen hastasın. İbâdet ise, senin ma‘nevî yaralarına tiryâk hükmünde olduğunu, çok risâlelerde isbat etmişiz." 23. Lema'nın Hatimesinde geçen bu cümleye göre insanın manen hasta olmasını nasıl anlamalıyız?
İştirak-i a'mal düsturunu nasıl anlamalıyız? Şirket-i maneviyeye girenlerin yaptıkları ibadetler, hizmetler az çok fark etmeksizin yekün sevaplar herkesin defter-i a'maline aynı mı girer?
Mazeretli (âdetli) bir kadın taharet almalı mı?
Kainatta olan biten çok küçük ve gözümüze gereksiz gibi gelen şeyleri de illa bir hikmete bağlı olarak mı düşünmeliyiz? Yoksa Cenab-ı Hakkın koyduğu âdetlerin neticeleri olarak mı görmeliyiz? Mesela bir yaprağın ağaçtan düşerken savrulup bir yere düşmesi gibi...
“ Karıncayı emîrsiz, arıyı ya‘sûbsuz bırakmayan kudret-i ezeliye, elbette beşeri nebîsiz bırakmaz. Âlem-i şehâdetteki insanlara inşikāk-ı kamer bir mu‘cize-i Ahmediye (asm) olduğu gibi, mi‘râc dahi âlem-i melekûtteki melâike ve rûhâniyâta karşıbir mu‘cize-i kübrâ-yı Ahmediyedir (asm) ki, nübüvvetinin velâyeti bu kerâmet-i bâhire ile isbat edilmiştir. Ve o parlak zât, berk ve kamer gibi melekûtte ş...
"Sonra o yolcu dağlarda ve sahrâlarda fikriyle gezerken, eşcâr ve nebâtât âleminin kapısı fikrine açıldı. Onu içeriye çağırdılar: “Gel, dâiremizde de gez. Yazılarımızı da oku” dediler. O da girdi, gördü ki: Gayet muhteşem ve müzeyyen bir meclis-i tehlîl ve tevhîd ve bir halka-i zikir ve şükür teşkîl etmişler. Bütün eşcâr ve nebâtâtın envâ‘ları, bil’icmâ‘ beraber لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ diyorlar...
Sabah güneşin doğduğu vakitte namaz kılınmaz, öyle ki o vakitte kılınan namazı da iade etmek gerekir. Bu kerahet vaktindeki ibadet yasağı; Kur'ân okumak gibi diğer ibadetleri de kapsar mı?