Arama sonuçları: 327 sonuç bulundu.

"Beşer, hakikate muhtaç olduğu gibi, bazı keyifli hevesata da ihtiyacı var. Fakat bu keyifli hevesat, beşte birisi olmalı. Yoksa havanın sırr-ı hikmetine münafi olur." cümlesinden nasıl anlamamız lazım? İzah eder misiniz?
Kayyumiyet sırrı ve dört mide meselesi ile bağlantılı olarak insanın "ben merkezli" olmaktan çıkıp "kâinata entegre" olup farkındalık ve şuur kazanmasında nasıl dereceler ve idrâk seviyeleri vardır?
29. Söz'deki şu cümleyi izah eder misiniz? "Bir şey zâtî olsa, onun zıddı o zâta ârız olamaz. Çünkü içtimaü'z-zıddeyn olur; o da muhâldir. İşte bu sırra binaen, madem kudret-i İlâhiye zâtiyedir ve Zât-ı Akdesin lâzım-ı zarurîsidir. Elbette, o kudretin zıddı olan acz, o Zât-ı Kadîre ârız olması mümkün olmaz."
Peygamber efendimizin Mirac mucizesi gerçekleşirken Mescidi Aksa'ya gidip oradan mirac'a yükseliyor. Acaba neden Mescid-i Akasadan yükseliyor? Mescid-i Aksa'nın sırrı nedir?
İhlas Risalesi'nde geçen, "Bilirsiniz ki, Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh o mu‘cizevârî kerâmetiyle; ve Hazret-i Gavs-ı A‘zam, o hârika kerâmet-i gaybiyesiyle, sizlere bu sırr-ı ihlâsa binâen iltifât ediyorlar ve himâyetkârâne teselli verip, hizmetinizi ma‘nen alkışlıyorlar. Burada Hz.Ali'nin mucizevari kerameti ile Gavs-ı Azam'ın keramet-i gaybiyesi nedir ve manen alkışlamaları nası oluyor?
“... Bu üç farkın sırrı ise Risalete'n Nur'un mertebesi üçüncüde olmasıdır. Yani vahiy değil ve olamaz. Hem umumiyetle dahi ilham değil, belki ekseriyetle Kur'an'ın feyziyle ve medediyle kalbe gelen sunuhat ve istihracat-ı Kuraniye'dir.”  O halde Risale-i Nur'un ekseriyeti sunuhat ve istihracat-ı Kuraniye olmakla birlikte az bir kısmı da ilhamdır diyebilir miyiz? Sunuhat, istihracat-ı Kuraniye il...
Bediüzzaman Hazretleri, eskiden medresede 15 senede kazanılan tahkiki (çok kuvvetli) imanı,  Risale-i Nur'un, 15 haftada, hatta tam kabiliyetlilere 15 saatte verebildiğini söylüyor. Risale-i Nur'un bunu kazandırabilmesinin sırrı nedir?
"İkinci yol, îmân-ı bilgayb cihetinde, sırr-ı vahyin feyziyle, burhânî ve Kur’ânî bir tarzda, akıl ve kalbin imtizâcıyla, hakkalyakîn derecesinde bir kuvvet ile, zarûret ve bedâhet derecesine gelen bir ilmelyakîn ile hakāik-i îmâniyeyi tasdîk etmektir. Bu ikinci yol, Risâle-i Nûr’un esası, mayası, temeli, ruhu, hakîkati olduğunu hâs talebeleri görüyorlar. Başkaları da insafla baksalar, Risâle-i Nû...
Şahs-ı manevi sırrıyla bütün talebeler yapılan dualardan ve hasenelerden hisselerini alıyorlar. Bu hisse kişinin durumuna göre değişir mi?
"Demek esbâbın te’sîri yok. Müsebbibü’l-esbâbdan başka bir melce’ olamadığını aynelyakîn gördüğünden, sırr-ı ehadiyet, nûr-u tevhîd içinde inkişâf ettiği için, şu münâcât birdenbire geceyi, denizi, hûtu musahhar etmiştir."(Lemalar) Bu cümlede geçen sebeplerin tesirinin olmaması ve müsebbibul esbap tabirlerini açıklayabilir misiniz?