Arama sonuçları: 327 sonuç bulundu.

Bir Risale sohbetinde, "Şeytan yaratılmasaydı insanların makamı sabit olacaktı ve Hz. Ebubekir (r.a.) gibi en yüksek makam sahibi zatlar ile Ebu Cehil gibi en kötü kişiler bir seviyede kalacaktı, makamları yükselmeyecekti" diye anlatıldı. Olaya Hz. Ebubekir gibiler açısından baktığımızda iyi bir şey olarak görüyoruz. Fakat tam tersinden bakarsak bu sefer de ebedi cehennem söz konusu oluyor. Bu dur...
Bediüzzaman Hazretleri İhlas Risalesi'nde, aynı manevi hizmetleri ortaklaşa yapan kimselerin, bu hizmetlerden ortaya çıkan sevapları böülüşmeksizin tamamen alacaklarını anlatıyor. Bir gaz lambasının farklı parçalarını getirerek birleştiren insanların her birisinin kendi aynasına bir lamba yansımasını misal vererek mevzuyu güzelce izah ediyor. Benim merak ettiği şey şu: Acaba bu mevzuya açıkça işar...
‘Allah insanı niye yarattı’ sorusuna cevaben ‘Allah insana özgür irade verdi ve kendi özgür iradesiyle kendisine ibadet edecek ve kendisine gelecek bir varlık olarak insanı yarattı’ diyorlar.  Meleklerin kötülüğe yönelecek nefisleri olmadığı için imtihana tabi değil’ deniyor. Aynı olay cinlerde de var.  O zaman bu olay böyle olmamalı. Çünkü cinlerde de irade var. Peki, bu duruma bir açıklık getirm...
Cinlere, insanlara nisbeten gayb perdesi daha açık, onların imtihan sırrı daha az gibi... Burada bir haksızlık var gibi sanki! İnsanlar hiçbir şeyi göremiyor cinler ise insanları görüyor?
Deccal'in gözündeki manyetizma, zahiren imtihan sırrına ters gözüküyor. Açıklar mısınız?
29. mektup, 9. kısım, 6. telvih, 3. nokta da üstadımızın tarikatle ilgili bazı teşhisleri var.....Diyor ki: "Bu dünya darül hizmettir..Darül mukafat değil...Madem hakikat budur uhreviyeye ait neticeleri dünyada istememek gerektir...Cunki cennetin meyveleri gibi, kopardıkça yerine gelmek sırrıyla baki hükmünde olan amel-i uhrevi meyvesini, bu dünyada fani bir surette yemek,kar-ı akıl değildir...Bak...
Yüce insanların ruhları ile sıradan insanların ruhları başlangıçta eşit miydi? Eğer ruhlar yaratılıştan farklı ise bu imtihan sırrına tezat değil mi?
Kastamonu lahikasında: "Yalnız Ashâbü’l-Fîl yerinde, ashâbü’d-dünyâ gelir. Fîl kalkar, dünya gelir. (Hâşiye-1) 1: Bu ‘fîl’ lafzının kalkmasının sırrı; eski zamanda deh­­şetli bir fîl-i mahmûdun azametine ve heybetine dayanmışlar, hücum etmişler. Şimdi ise, dünya servetine ve malına dayan­mışlar......" fil lafzının kaldırılıp dünya lafzının harflerinin hesaplamasının vechi hikmeti ne olabilir?
"Çünkü, Sâni-i Hakîm, fenn-i kimyada aşk-ı kimyevî tabir edilen bir münasebet-i şedideyi, müvellidülhumuza ile karbona vermiş ki, o iki unsur birbirine yakın olduğu vakit, o kanun-u İlâhî ile o iki unsur imtizaç ederler. Fennen sabittir ki, imtizaçtan hararet hasıl olur. Çünkü imtizaç bir nevi ihtiraktır. Şu sırrın hikmeti budur ki: O iki unsurun, herbirisinin zerrelerinin ayrı ayrı hareketleri va...
"Hâfız Ali diyor ki: Hüsrev kardeşimiz kendi kalemiyle yazılan "Mu'cizatlı Kur'ân"ı fotoğrafla tab'ına tarafdar olmaması ve demir harflerle müsaade oluncaya kadar beklemeye tarafdar olması, onun fevkalâde ihlasına ve nefsin huzuzatından teberrisine kat'î delildir. Çünki fotoğrafla tab'edilse, onun kendi hattı olduğu için, binler Kur'ân nüshalarını kendi eliyle yazmış gibi Âlem-i İslâm'ın manevî na...