Arama sonuçları: 589 sonuç bulundu.

"İmkân, mütesaviy-üt tarafeyn"dir. Yani: Adem ve vücud, ikisi de müsavi olsa; bir tahsis edici, bir tercih edici, bir mûcid lâzımdır. Çünki mümkinat, birbirini icad edip teselsül edemez. Yahut o onu, o da onu icad edip devir suretinde dahi olamaz. Öyle ise bir Vâcib-ül Vücud vardır ki, bunları icad ediyor. Devir ve teselsülü, oniki bürhan yani arşî ve süllemî gibi namlar ile müsemma meşhur oniki d...
28. lemada "bir düstur" da geçen "hâriç dâirelerde olan o pedere ve o mürşide, üç cihetle zarar vermek sûretiyle, bir pederi aramaya ihtiyaç bırakmaz. " ve "Hem hâriçteki irşâda hevesli zâtlar, Risâle-i Nûr’un şâkirdleriyle meşgul olmamalı. Çünki kendileri üç cihetle zarar görmeleri muhtemeldir." .. açıklamalardaki üç cihet zarar aynı mıdır, farklı mı? Farklı ise bu üç cihet zararlar nelerdir, açı...
Esselamu aleyküm, hayırlı çalışmalar olsun. Kıymetli risaleonline ekibi, Allah'ın rahmeti, bereketi üzerinize olsun. "Hatta hukemâ ve ulemâ-yı zâhiriyyûn dahi, o letâif-i aşerenin pencereleri veya numûneleri olan havâss-ı hamse-i zâhire ve havâss-ı hamse-i bâtına ile o letâif-i aşereyi, başka bir sûrette hikmetlerine esas tutmuşlar." 16.Mektub'ta geçen bu cümlede, "ulema-i zahiriyyun" tabiri var...
19. Lema iktisat risalesinde geçen; "Ulemâ ise, ma‘rifetlerinden mallarının kıymetini dahi bildikleri için ümerâ kapısında arıyorlar. İşte Büzürcmehr, ulemânın arasında fakr ve zilletlerine sebeb olan ve zekâvetlerinin neticesi bulunan hırslarını zarîf bir sûrette te’vîl ederek nâzikâne cevab vermiştir. Husrev" Burada geçen alimlerin malı, mülkü ve serveti umera kapısında aramaları nasıl oluyor. ...
Risale-i Nur'da Emirdağ lahikası 43. mektubun son 3 satırında geçen "Zaten ben uveysî bir surette doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı Azam ks. Ve Zeynel Abidin Ra. ve Hasan Ra. ve Hüseyin Ra. vasıtasıyla İmam Ali'den ra. almışım" cümlesinde geçen uveysî bir surette doğrudan doğruya ders almayı nasıl anlamalıyız?
"Üstadına neşr-i hakikat cihetinde yardım suretiyle hizmet etmek" maddesinin şimdiki zamana göre izahını yapar mısınız?
7. Şua'nın 2. makamında geçen '' İki kutbun dâiresindeki hesab rakamlarına sıkışmayan bir nihâyetsiz uzaklık içinde, aynı zamanda, aynı kuvvet, aynı tarz, aynı sikke-i fıtrat ve aynı sûrette, beraber noksânsız tasarruf eden; ve o pek büyük mütecâviz kuvvetleri taşıyanları, tecâvüz ettirmeden kanununa itâat ettiren; '' kısmını açıklar mısınız?
"Keza zalike(ذَلِكَ) zat ile sıfatı gösteren bir işaret olduğu itibariyle hem Kuranın azametine, hem azameti isbat eden sıfat-ı kemâliyeye işaret eder. Zalike(ذَلِكَ), işaret-i hissiyeye mahsus (hususi olma, sat harfi ile) iken, işaret-i akliyede kullanılması, tazim ve ehemmiyeti ifade ettiği gibi, makul olan Kur'an’ı mahsus (his yani beş duyu organına hitap eden, sin harfi ile yazılır) suretinde ...
"Eğer zaruriyat-ı diniyede doğrudan doğruya Kur'an gösterilse idi, zihin tabiî olarak müşevvik-i imtisal ve mûkız-ı vicdan ve lâzım-ı zâtî olan "kudsiyet"e intikal ederdi. Ve bu suretle kalbe meleke-i hassasiyet gelerek, imanın ihtaratına karşı asamm kalmazdı."  Bu metni tahlil eder misiniz?
16. Lema'da Zülkarneyn'in İskender-i Rumi olmadığı hususunda "Ehl-i tahkikin beyanına göre, hem Zülkarneyn unvanının işaretiyle, Yemen padişahlarından, Zülyezen gibi zü kelimesiyle başlayan isimleri bulunduğundan, bu Zülkarneyn, İskender-i Rumî değildir. Belki Yemen padişahlarından birisidir ki, Hazret-i İbrahim'in zamanında bulunmuş ve Hazret-i Hızır'dan ders almış. İskender-i Rumî ise, Milâttan...