Arama sonuçları: 729 sonuç bulundu.

Risale-i Nurun santrali olan Sabrinin mektubunda iki nokta nazarı dikkati celb etti. Birincisi risale i nurun yüksek talebelerine ve erkânlarına izin ve icazet noktasıdır. Madem risale i nurun şahsı manevisi onları çok zaman dairesinde muhafaza edip çalıştırmıştır. Elbette o sebatkar haslara icazet vermiş. İzni onlarla beraberdir. Bende ondan icazet alıyorum. Şimdilik bu nokta yeter. (Kastamonu la...
"Risale-i Nur doğrudan doğruya Kur’an’ın bâhir bir bürhanı ve kuvvetli bir tefsiri ve parlak bir lem’a-i i’caz-ı manevîsi ve o bahrin bir reşhası ve o güneşin bir şuâı ve o maden-i ilm-i hakikatten mülhem ve feyzinden gelen bir tercüme-i maneviyesi" Burada geçen yerleri kelime kelime izah eder misiniz?
"İnsanda cisimden başka nasıl akıl, kalb, ruh, hayâl, hâfıza gibi ma‘nevî vücûdlar da var." (Sözler, Otuz Birinci Söz, s. 251) cümlesinden mezkur letaifin müstakil birer vücudu olduğu anlıyoruz. Ancak birbirleri ile alakadarlıkları noktasında ruhun birer cihazı, ruha takılmış birer latifeler olduklarını ifade eden bir ibare risalede mevcut mudur? 
Asr-ı Saadette maddi bir cihad vardı onlar maddi zorluklar çekmişler ama biz şu an nefislerimizle manevi olarak cihad ettiğimiz için şuan bizim işimiz daha zor görünüyor. Bundan dolayı da onların zamanına göre şuan bizim manevi mücadelemiz daha yüksektir diyebilir miyiz ?
İhlas Risalesi'nde "Ey Risale-i Nur şakirdleri ve Kur'ân'ın hizmetkârları! Sizler ve bizler öyle bir insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız." denilmiş. Burada neden sizler ve bizler denilmiştir? Ayrıca, "insan-ı kamil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız" kısmını açıklar mısınız?
"Nizâm ve intizâmın ruhu olan ma‘neviyât ve revâbıt ve niseb hebâ olup gider." Cümlesini izah eder misiniz?
‘’Evvelâ: Sizi teselliye muhtaç bilmiyorum. Birbirinizin kuvve-i mâneviyenizi takviye ederseniz, o kâfidir. Karşımdaki levha dahi bana kâfi geliyor’’. Üstadın ‘’karşımdaki levha’’ dediği nedir? 
"Hem tevhîdin sırrıyla, şecere-i hilkatin meyveleri olan zîhayatta bir şahsiyet-i İlâhiye ve bir ehadiyet-i Rabbâniye ve sıfât-ı seb‘aca ma‘nevî bir sîmâ-yı Rahmânî ve bir temerküz-ü esmâ ve اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ deki hitâba muhâtab olan zâtın bir cilve-i taayyünü ve teşahhusu tezâhür eder. Yoksa o şahsiyetin ve o ehadiyetin ve o sîmânın ve o taayyünün cilvesi inbisât ederek kâi...
İkinci emârenin birinci noktasında ( س ) harfi ( ص ) harfinin altında gizlenmesi ve( ص ) görünmesinin iki remzi var. Birisi: Said, toprak gibi mahviyet ve terk-i enâniyet ve tevâzu‘-u mutlakta bulunması şarttır. Tâ ki Risâle-i Nûr’u bulandırmasın, te’sîrini kırmasın. İkincisi: Şimdiki bataklığa ve ma‘nevî tâğūta sukūtun sebebi ise,terakkî etmek fikrinden neş’et ettiği cihetiyle onların hataların...
"Toprakta, her bir zerresi, kabildir ki, muhtelif bütün tohumlar ve çekirdeklere medar ve menşe olsun. Eğer memur olmazsa, lâzım geliyor ki, otlar ve ağaçlar adedince mânevî cihazat ve makineleri tazammun etsin." Cümlesindeki 'Ağaçlar adedince makineleri tazammun etmesi' kısmını izah eder misiniz? Çekirdeğin içerisinde zaten o ağacın programı yok mu?