Arama sonuçları: 547 sonuç bulundu.

Kur'an harfleriyle yazmanın esrar-ı şeriate ve sünnet-i seniyye'ye hizmet ettiğini ve "Fesad-ı ümmet zamanında kim benim sünnetime temessük ederse 100 şehid sevabını kazanabilir." hadisini de nazara aldığımızda yazı hizmetinin sünnet olması ne bakımdan gerçekleşmiş oluyor?
Sözler eserinde s. 88'de geçen "Belki i‘dâmdan ve hapisten gayet zâhir olarak Kur’ân affettiğinden, o da sarf-ı nazar edip ve mevcûdâtı kendileri hesabına hizmetten azlederek Fâtır-ı Zülcelâl hesabına istihdâm edip..." ifadesindeki "Kur'ân'ın affettiği" tabirini nasıl anlamalıyız?
"Risale-i Nurlar'da geçen o gelecek zat diye üstadımızın bahsettiği kişi de yine kendisi olmaktadır. Çünkü Risale-i Nurlar İkinci Said döneminin meyvesidir, ve orada Kur'an'ın mucize-i maneviyesi olan Risale-i Nur'un tercümanlığını yapan İkinci Saiddir. Üçüncü Said döneminde ise üstadımız Risale-i Nur'un yazılmasıyla uğraşmamış bizzat Risale-i Nur'u kendine program yapıp Allah'ın izni ile hizmetin...
Filistin, Suriye, Arakan ve dünyanın dört bir yanında zulüm gören Müslüman kardeşlerimiz var. İman, Kuran davasını sahiplenmemek, tembel, gayretsiz şevksiz davranmak, rahatını lüksünü düşünmek; keyif peşinde koştuğu kadar Allah rızası için, hizmet için koşturmamak bu mazlum kardeşlerimize karşı mesul olmamızın sebepleri arasında sayılabilir mi? Yarın mahşer gününde bu kardeşlerimiz bizden hak dava...
İhlas Risalesi'nde geçen, "Bilirsiniz ki, Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh o mu‘cizevârî kerâmetiyle; ve Hazret-i Gavs-ı A‘zam, o hârika kerâmet-i gaybiyesiyle, sizlere bu sırr-ı ihlâsa binâen iltifât ediyorlar ve himâyetkârâne teselli verip, hizmetinizi ma‘nen alkışlıyorlar. Burada Hz.Ali'nin mucizevari kerameti ile Gavs-ı Azam'ın keramet-i gaybiyesi nedir ve manen alkışlamaları nası oluyor?
Nur Talebeleri'nin latin alfabesine karşı duruşunda değişiklik var mı? Risalelerin Omanlıca-latince mukayeseli olarak basılması hizmetin bu duruşunda bir gerileme anlamına gelmez mi?
Risale-i Nur hizmetinde yazı için neden mürekkep ve divit kullanılıyor?
"Mühim ve büyük umur-u hayriyyenin cok muzır manileri olur, şeytanlar o hizmetin hadimleriyle çok uğraşırlar."  sözünü nasıl anlamalıyız?
Üstad Bediüzzaman, 5. Mektupta Tarik-i Nakşi'nin üç perdesinin izahını yaparken, ikincisi olarak "feraiz-i diniyyeye ve sünnet-i seniyyeye tarikat perdesi altında hizmettir" diyor. Bu cümlenin geniş izahını yapar mısınız?
"Hem, namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibâdet hükmünü alır." Bu cümleyi nasıl anlamamız gerek? Ben böyle anlıyorum: Bir insan namaz kılıyorsa onun hayatı dine hizmet ediyor. Ondan dolayı hayatına hizmet eden hersey yine ibadet olur. Mesela uyumak, yemek, çalışmak hayatına hizmet eder ve hayatıda dine hizmet eder. Essebebu kel fail kaidesine göre uyumak, yemek ve çalı...