Arama sonuçları: 677 sonuç bulundu.

Hakikatte meleklerin vazife görmesi var mıdır? Eğer varsa bu Cenabı Hakk'a ortaklık olmaz mı? Ve Cenabı hakkın yaratmadaki ol emriyle zıt düşmez mi?
2. Şua'da geçen Mevlana Hazretlerine air farsça ibarenin manası şöyle verilmiş: "Evliyaullahın ayaklarına tuzak olan, esma ve sıfat-ı ilahiyenin tecelliyatıdır. O tecelliyat, hakikati görmeyen halka, hayalat kabilinden gelir" Bu sözü izah edebilir misiniz?
Müslümanların yaptıkları hataların cezasını çoğu kez bu dünyada görmeleri ve kâfirlerin cezasının ahirete ertelenmesinin sebebi nedir?
Bir kişinin kendi hayat şartına, yapısına, fıtratına göre yaşadığı imtihanı ağır görmesi kendisi açısından bir mesuliyet söz konusu olur mu? Belki yaşadığı imtihan bir başkasına göre sıradan, basit bir olaydır ama kendi yapısına göre değerlendirme yapınca da ağırdır. 
Hanefi mezhebindenim. Üstadımıza ittibaen ve bu zamanda seferilik şartlarının oluşup oluşmadığı konusundaki tereddütten dolayı namazı kısaltmıyordum. Ancak yurt içi bir kaçgünlük seyahatlerde muhafazakar arkadaşlarla ciddi sıkıntı oluyordu. Neden namazı kasretmiyorsun diyorlardı. Ben de Hanefi mezhebinde seferilik şartları oluşursa kısaltmak vaciptir. Ancak bu zamanda ulaşım şartları değiştiğinden...
Bazı kişiler diyorlar ki: "Benim hastanede kalbim gecici olarak durdu ve ruhumun bedenden çıktığını gördüm ve doktorların bana müdahale ettiklerini tavandan izledim. Sonra ben bir tünelin içine çekildim. Tünelin sonunda isik vardi ve vardığımda benden evvel ölmüş akrabalarım yeşiller içinde beni karşıladılar. Ama geri dönmem gerektigini söylediler ve ben birden kendimi yine hastanede buldum." gibi...
Peygamberimizin(sav) miracda Cenabı Hakkı görmekle imanının mertebesinde yükselme olmuş mudur? Olmuşsa hangi mertebeden hangi mertebeye olmuştur?
"Eğer sen vücûdundaki o zerreleri, Kadîr-i Ezelî’nin kanunuyla hareket eden küçük me’murları veya bir ordusu; veya kalem-i kaderin uçları; her bir zerre bir kalem ucu veya kalem-i kudretin noktaları; ve her bir zerre bir nokta olduğunu kabûl etmezsen; o vakit senin vücûdunda çalışan her bir zerreye öyle bir göz lâzım ki; senin mecmû‘-u cesedin her tarafını görmekle beraber, münâsebetdâr olduğun bü...
Üstad Bediüzzaman Sahabeler bahsinde, "Âhirzamanda beni görmeyen ve iman getiren, daha ziyade makbuldür" mealindeki hadisi izah ediyor ve diyor ki, "sahabeler külli fazilette geçilemez. O rivayetler hususi fazilete dairdir, has bazı şahıslar hakkındadır." Hususi fazilet kısmını anlıyoruz. Fakat has şahıslar tabirini, bazı hususi kimseler sahabeleri geçer diye anlayabilir miyiz?
“Sahabeler peygamberimizi gördüler iman ettiler. Biz ise görmeden iman ettik. Öyle ise bizim imanımız daha kuvvetlidir.” Denilebilir mi?