Arama sonuçları: 1080 sonuç bulundu.

Allah'a inanan ama müslümanlığı, peygamber efendimizi kabul etmeyen insanların durumu hakkında bilgi verirmisiniz?
Tesadüfen bir şey meydana gelmiyorsa, Allah nasıl var olmuştur diye sorana nasıl cevap verilebilir?
Risale-i Nur'un bir çok yerinde geçen (Allah'ın vazifesine karışma kendi vazifeni yap) gibi benzer cümleler geçiyor. Allah'ın vazifesinden ne anlamamız gerekiyor? İzah eder misiniz?
Kur'an okumanın faziletleri hakkında Cenab-ı Hakk'ın, Efendimiz (sav)'in ve İslam alimlerinin beyanatları nelerdir?
Bediüzzaman Hazretleri'nin kendisinden sonra yerine geçmek üzere Hüsrev Efendi'yi bıraktığı doğru mudur?
Bediüzzaman Hazretlerinin vefatında yanında kimler vardı? Bediüzzaman Hazretlerinin vefatında yanında kimler vardı?Bediüzzaman Hz. Urfa'da vefat edip defn olunurken Hüsrev Efendi ve Isparta'daki talebeleri yanına neden gelemediler?
 İşte felsefenin şu esasat-ı fasidesinden ve netaic-i vahîmesindendir ki: İslâm hükemasından İbn-i Sina ve Farabî gibi dâhîler, şaşaa-i surîsine meftun olup, o mesleğe aldanıp, o mesleğe girdiklerinden; âdi bir mü'min derecesini ancak kazanabilmişler. Hattâ İmam-ı Gazalî gibi bir Hüccet-ül İslâm, onlara o dereceyi de vermemiş. (Sözler) Evet İbn-i Sina'nın bazı sözlerini, kanunlarını bazı yerlerde...
Harfler ve cüzlerinden evvela ب'nin fenn-i sarfça bir mânâsı istiânedir. Bir mânâ-yı örfîsi teberrük mânâsı olmasından bu ب'nin merci-i müteallikı kendi mânâsından çıkan اَسْتَعِينُ ve اَتَيَمَّنُ fiillerine bağlanıyor. Veyahut Bismillah’taki perdesinde قُلْ (söyle)’den çıkan اِقْرَاْ (oku) fiiline bakar. Yani: “Ya Rabbi, ben senin isminin yardımıyla ve onun bereketiyle okuyacağım. Her şey senin k...
İşaratü'l-İ'caz'da Fatihanın tefsirinde, besmeledeki "b harfinden müstefad olan esteinu veya örfen malum olan eteyemmenü" diyor. "estein ve eteyemmenü" besmelenin neresindedir? Ayrıca oradaki, "Besmelenin car ve mecruru bile hiç bir şeye muhtaç değildir cümlesini izah eder misiniz?
"Muhterem Üstâdım! Rahmet-i İlâhiye ile bir hakîkati daha yakînen anladım. O da şudur ki: İlk şeref-i mülâkî olduğum zamanda verdiğiniz ders, bütün risâle ve mektublarda vücûdunu hissettirmektedir. Fark yalnız o dersteki mücmel hakāikin diğer derslere tafsîl, tavzîh ve ızhârından ibârettir. Demek ki, îmânı ve Kur’ân’ı esas ittihâz etmekle, dâimî bir feyiz menbaı, sermedî bir nûr kaynağı, fenâsız k...