Arama sonuçları: 190 sonuç bulundu.

Cenabı Hakk'ın  efal, esma, sıfat ve şuunatının birbirleriyle münasebetlerini izah edermisiniz?
Ya Hafız esması koruyup kollayan anlamında tecelli ediyor. Hafız ismi insanın bilmeden yaptığı günahlardan da korur mu? Çok tesirli diyorlar denedim harbiden okuduğum zaman kimseden kötü bir söz bile duymuyorum.
İnsanda görünen İlâhî sanatlar ve esmâ-i Rabbâniye'nin nakışları nelerdir?
Hz. Âişe'den(ra) rivâyete göre, bir gün Hz. Ebû Bekir'in(ra) kızı Esmâ ince bir elbise ile Allah Resülü (asv)'ın huzuruna girmişti. Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: "Ey Esma! Şüphesiz kadın ergenlik çağına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir." Hz. Peygamber(sav) bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti" (Ebu Davûd, Libâs, 31). Bun...
17. Lema 13. Nota 3. Meselede "Esma-i ilahiyenin her birisinin bir güneş gibi kalbden arşa kadar cilveleri var. Kalb de bir arşdır." Cümlesini izah eder misiniz?
"Küfür insanın içine girse nukuş-u Esma-yı İlahiye okunmaz. ve manevi âli nakışların çoğu gizlenir." cümlesini açıklar mısınız?
"Kur’ân, kendi şakirtlerinin ruhuna öyle bir inbisat ve ulviyet verir ki, doksan dokuz taneli tesbihe bedel, doksan dokuz esmâ-i İlâhiyenin cilvelerini gösteren doksan dokuz âlemlerin zerrâtını, birer tesbih taneleri olarak şakirtlerinin ellerine verir, “Evradlarınızı bununla okuyunuz” der. İşte, Kur’ân’ın tilmizlerinden Şah-ı Geylânî, Rufâî, Şâzelî (r.a.) gibi zaatlar koca dünya mevcudatını, vir...
"Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, madem masnuat içinde en mükemmel ferttir ve mahlûkat içinde en mümtaz şahsiyettir. Hem san’at-ı İlâhiyeyi bir velvele-i zikir ve tesbihle teşhir ediyor ve istihsan ediyor. Hem esmâ-i İlâhiyedeki cemâl ve kemâl hazinelerini lisan-ı Kur’ân ile açmıştır. Hem kâinatın âyât-ı tekviniyesinin, Sâniinin kemâline delâletlerini parlak ve kat’î bir surette lisan-ı Ku...
2. Şua'da geçen Mevlana Hazretlerine air farsça ibarenin manası şöyle verilmiş: "Evliyaullahın ayaklarına tuzak olan, esma ve sıfat-ı ilahiyenin tecelliyatıdır. O tecelliyat, hakikati görmeyen halka, hayalat kabilinden gelir" Bu sözü izah edebilir misiniz?
Mi'raç bahsinde 3. esasda Aynen öyle derken diyor ki: "bütün fünûn, bütün desâtîriyle, şu kitâb-ı kâinâtı, zaman-ı Âdemden beri mütâlaa ediyor. Halbuki o kitap, esmâ ve kemâlât-ı İlâhiyeye dâir ifade ettiği ma‘nâların ve gösterdiği âyetlerin öşr-ü mi‘şârını daha okuyamamış." Acaba burada kitabın degil de kitap denmesinin anlam bakımından bir hikmeti var mı?