Arama sonuçları: 196 sonuç bulundu.

"(Kendilerine) O’ndan başka dostlar edinenlere gelince, Allah onları hakkıyla gözetleyendir. Sen ise onların üzerine vekil değilsin!" (Şura, 6) Bu ayeti nasıl anlamalıyız, buradaki dosttan kasıt nedir?
Gayr-i müslim bir tanıdığım, Kur'an'da gayr-i müslimleri dost edinmeyin diye okumuş. Bana bunun izahını sordu. Bu konuda kendisine nasıl bir cevap verebilirim?
Lemalarda, "Çünki onlar, hayatlarını kemâl-i lezzetle evlâdlarının hayatı için fedâ ediyorlar, sarf ediyorlar. Öyle ise; insaniyeti sukūt etmemiş ve canavara inkılâb etmemiş herbir veledin farz olan bir vazîfesi de, o muhterem, sâdık, fedâkâr dostlara, hâlisâne hürmet ve samîmâne hizmet ve rızâlarını tahsîl ve kalblerini hoşnud etmektir." deniliyor. Bunu başarmanın formülü var mı, tavsiyeniz nedir...
İnsanlar yapmış oldukları dualarda peygamberleri veya Allah dostlarını vesile yaparak medet, ihsan isteyebilirler mi? 'Ya rabbi Abdulkadir Geylani hazretlerinin yüzü suyu hürmetine duamı kabul buyur' şeklinde dua edilebilir mi?
Gençlik Rehberi'nde, "(Kabir) Âhireti tasdik eden, fakat sefahet ve dalâlette gidenlere, bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferid, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve îtikad ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için öyle muamele görecek." diyor. Bu anlatılan durum kabir için mi geçerli, yoksa bütün ahiret için mi geçereli? Ahirette olsa, -Kalb...
Hücumatı Sittede birinci desise olan hubbu cah kısmında üstad 'hakiki olmayan bazı biçare dostlarımı o suretle çekdiler manen onları tehlikeye attılar. Haşiye o biçareler kalbimiz üstad ile beraberdir fikriyle kendilerini tehlikesiz zan ettiler....' diye giden kısımdaki hadise hakkında detay verebilir misiniz? Bunlar üstadın etrafındaki talebelerden mi oluşuyormuş, şahıslar belli midir, bu olay ne...
İkinci Söz'deki "Bütün sadalar ise ya vazife başlamasındaki zikir ve tesbih ve paydostan gelen şükür ve tefrih veya işlemek neşesinden neşet eden nağamattır" cümlesini nasıl anlamalıyız?
Bediüzzaman Hazretleri Emirdağ Lahikasında "Amerika gibi din lehinde ciddî çalışan muazzam bir devleti kendine hakikî dost yapmak, iman ve İslâmiyetle olabilir. Biz bütün Nurcular ve Kur’ân hizmetkârları onlara hem haber veriyoruz, hem İslâmiyete hizmette muvaffakiyetlerine dua ediyoruz. Hem de rica ediyoruz ki, bu memleketin bir ehemmiyetli mahsulü ve vatanda ve şimdi âlem-i İslâmda pek büyük fâi...
Tarikatlarda vird/evrad müride belirli şekilde veriliyor, ama herkese verilmiyor. Risale-i Nur mesleğinde evradın bir sınırı var mı? Okuyabildiğimiz kadar okumalı mıyız? Talebe, kardeş dosta göre bu okuma azalıp çoğalır mı? Sair evrad, Üstad hz.lerine de hediye edilerek okunabilir mi? 
14.Sözün Hatimesinde geçen "İkinci adam ise, yüzde doksan dokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar. Bir kısmı ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olup gitmişler zanneder. Şu bîçâre adam ise, bütün onlara bedel, yalnız bir misafire ünsiyet edip teselli bulmak ister. Onunla o elîm âlâm-ı firâkı kapamak ister." Biraz izah edebilir misiniz?