İmanın Faydaları

İmanın insana verdiği ve vereceği faydalarının had ve hesabı yoktur. Bu faydaların bir kısmı dünyada, bir kısmı ahirette görünür.

Dünyadaki Faydaları:

1- Yaratıcısı ve Rabbi olan Allah ile kalbi bağını kurarak hidayetin huzuru içinde olmak ve ondan kopuk yaşamamak.

2- Dünyanın zorlukları karşısında Rabbi'nin kudret ve rahmetini arkasında hissetmek ve ona sığınmak.

3- İmanın, ruhunu aydınlatması ile güzel ahlaklarla donanmak, kötü ahlaklardan arınmak.

4- İmanın, bakış açısını aydınlatması ile tüm kâinatı ve herşeyi nurlu, kıymetli ve Allah'ın değerli sanatları olarak görmek.

5- En çirkin ve şerli görünen olaylarda dahi gizli güzellik ve hikmetleri görmek.

6- İnsanlara ve topluma faydalı ferdler haline gelmek.

7- Böyle faydalı ferdlerden oluşan faziletli toplumlar inşa etmek.

8- İmansızlıktan gelen bütün ruhî ve sosyal yaralardan ve manevi azablardan kurtulmak ya da korunmak.

9- Bütün bu ve benzeri faydaların neticesi olarak, imanın kuvveti nisbetinde dünyada dahi manevi bir cennet hayatı yaşamak.

 

 Ahiretteki Faydaları:

1- Ahirette ebedi mutlu olmak.

2- Allah'ın razı olduğu ve sevdiği seçkin kullarından olmak.

3- Cennet'in saymakla bitmeyen her türlü üstün nimetlerine kavuşmak.

4- Allah'ın sonsuz güzellikteki zatını görmek, onunla sohbet etmek şerefine kavuşmak.

5- Dünyada doyması mümkün olmayan hadsiz ebedi arzularını ahirette tatmin etmek.

6- Kendisi gibi iman eden bütün sevdiklerine ahirette tekrar ebediyen kavuşmak.

7- Geçmişte yaşadığı bütün değerli hatıralarına ve elinden çıkan herşeye yeniden kavuşmak.

8- Gözünden perdenin kaldırılması ile dünyada sebebini ve manasını anlayamayıp merak ettiği herşeyin gerçeğini öğrenmek.

9- İman etmemekten gelen ebedi azablardan ve yalnızlıklardan kurtulmak.

 

Bediüzzaman Hazretleri bir risalesinde iman eden ve etmeyen kimselerin farkını kısaca şöyle ifade eder:

"Cenab-ı Hakk'ı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envâra (nurlara), esrara (sırlara); ya bilkuvve (ahirette) veya bilfiil (dünyada) mazhardır.

Onu hakikî tanımayan, sevmeyen; nihayetsiz şekavete (azablara), âlâma (elemlere) ve evhama manen ve maddeten mübtela olur." (20. Mektub)